![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
Genciz, Türküz, Atatürkçüyüz, Anıt Kabir’de Muhteşem Bir Gün - 10 Kasım 2010, Çarşamba
/**/
Yazar: YUKSEL OKTAY | Tarih: 16/11/2010 | Saat: 22:59Anıtkabir’de tam 9:05’de başlayan tören bitmiş, törene katılanlar Misak-i Milli Kulesine girmiş ve Cumhurbaşkanı, Anıtkabir Özel Defterine, Atatürk’ü öven yazı yazmışdı. Daha sonra başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, devlet erkanı topluca Türk bayrağının önündeki merdivenlerden indiler ve bekleyen Mercedes’lerine binip Anıtkabir’den ayrıldılar. Merakla hepsini izledikden ve YÖK başkanına selam verdikden sonra, girdiğim halk kapısına doğru yürümeye başladım. Tam kapıdan çıkarken, ellerinde uzun bir Türk bayrağı taşıyan türbansız genç kız ve genç erkek örgenciler, hep bir ağızdan o günü en güzel tarif eden sloganla Anıt Kabir’e doğru yürümeye başladılar. Genciz, Türküz, Atatürkçüyüz. Arkalarında da halk, ellerinde dünyanın en güzel bayrağı ile. Genciz, Türküz, Ataturkçüyüz diye var güçleri ile bağıran her yaşdan öğrencileri uzun müddet göz yaşları ile izledikden sonra taksi ile Basın-Yayın ve Enformasyan Genel Müdürlüğüne gittim. Orada açılan ‘’Atatürk ve Gelibolu’’ sergisini gezmek için. 10 Kasım 2010 – Atatürk’ün 72nci Ölüm Yıldönümü İlk defa 57 sene önce gittiğim Anıt Kabir’de tekrar bulunmak için 9 Kasım gecesi Başkent Ekspresi gece treni ile Ankara’ya geldim. 10 Kasım sabahı Taksi şoförü, yollar çok kalabalık olduğu için, beni protokol kapısında bırakdı. Elimde bastonum, boynumda ‘’Turkish-American Chronicle’’ kartı asılı olmasına rağmen, kapıdaki görevli içeriye girmeme izin vermedi. Bende yürüyerek halk kapısına gittim ve törene katılacakların arkasına takıldım. Iyi de oldu, zaten Anıt Kabir’in etrafında yürümeyi hep istemiş, fırsat bulamamışdım. Çıkışta öbür taraftan yürüyerek bu arzumu yerine getirmiş oldum. Dünyada bir eşi olmayan güzel ve huzurlu ve bahçesinde her türlü agaç ve çiçek mekanın etrafını yürüyerek dolaşmış oldum. Içeriye girdiğim zaman, Anıt Kabir’deki büyük meydan tamamen dolmuşdu, tabii daha çok askeriye mensupları ile. Ön taraflarda sivil toplum kuruluş temsilcileri ve çok az sayıda örgenci vardı. Önlerinden geçip merdivenlere doğru yürüdüm ve basın içim ayrılan yere çıkdım. Önümde muhteşem bir manzara vardı.. Tam saat dokuzda, duvarın üstünde bekleyen askerlerden birisi, hazır ol emrini verdi ve en önde Cumhurbaşkanı ve yanındaki başı açık bir hanımla, meydana giriş yaptılar. Sağ tarafdaki mavi üniformalı bando takımı marş çalmaya başladı. Sonra merdivenlerden çıkan, aralarında Başbakan, sağında CHP Genel Başkanı, solunda Meclis Başkanı, yanlarında Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, MHP Genel Başkanı, Ankara Belediye Başkanı, Ankara Valisi ve arkalarında bir çok bakan ve milletvekili olan gurup, merdivenlerden çıkıp içeriye girdiler. Heyette BDP parti üyeleri yokdu. Çelenk yerleştirildikden sonra, insanı hüzne boğan o borazan çaldı ve arkasından İstiklal Marşı söylendi. Muhteşem bir manzaraydı. 10 Kasım hakkında gazetelerde çok yazı yazıldı, tabii Taraf gibi Atatürk tarafı olmayan gazeteler dışında. O günü belki de en güzel anlatan, Ercan Akyol’un Milliyet gazetesindeki karıkatürüydü. Anıt Kabir’e doğru yürüyenleri, Haberci elindeki mikrofanla şöyle duyuruyor: ‘’Sayın izleyiciler.. ortadaki kortej adet yerini bulsun diye gelenlerden oluşuyor… Sağdaki kortejde Türkler, soldakinde ise ‘’Türkiyeli’’ kavramını savvunanlar yer alıyor.’’ Bazı televizyon kanallarında Atatürk hakkında proğramlar vardı. Birisi utanmadan ‘’Ölmüs bir general, 72 yıl sonra konuşulmamalı‘’ demiş. Bir bayan daha da ileri gitmis ve ‘’Atatürk’çü degilim, ne olmuş?’’ diye laf etmiş. (Burhan Ayeri, ‘’Övgü değil sövgü..Akşam) Bir de konferanslar düzenlenmiş. Kemal Baytaş’ın bugünkü yazısında, Sabancı Üniversitesindeki bir konuşmada birisi, ‘’Yarbay Mustafa’nın Çanakkale zaferiyle, uzak yakın bir ilgisi yokdur’’ demek cesaretini göstermiş (Yeniçağ gazetesi, 14 Kasım.) Bunlara en güzel cevabı, 10 Kasım’a Anıt Kabir’e gelen 200,000 kişiye yakın Atatürk sevdalıları ve 10 Kasım etkinliklerine ilk defa şahit olan yabancıların takdirleri olmuştur. Hilton’daki Amerikalıların Hayranlıkları Akşam TV haber saatinde bir ara Anıt Kabirdeki merasim ekrana geldi. Arkasından, Boğaz Köprüsünde, vasıtalarından çıkanların ayakta saygı duruşunda bulunmaları. Televizyonu izleyen dört Amerikalı (üçü California, birisi Arizona’dan) ne olduğunu anlamamış tavırlarla sordu; ‘’Niye herkes durdu?’’ Hayatlarında ilk defa böyle bir şey görüyorlardı. Onlara Atatürk’e saygı duruşunda bulunduklarını ve bu manzaranın Türkiye’nin her tarafında her sene 10 Kasım’da ve saat tam 9:05’de , tekrarlandığını anlattım ve ekledim; ‘’Only in Turkey.’’ Hepsi hayran olduklarını söylediler. 11 Kasım 2010 – Yabancı Askeri Ataşelerin Anıt Kabir’i Ziyaretleri Ankara’da görev yapan yabancı Askeri Ataşe ve Ataşe yardımcıları, Atatürk haftası ve Atatürk’ü anma etkinlikleri kapsamında 11 Kasım’da, eşleri ile birlikde Anıtkabir’i ziyaret etmisler. Genelkurmay Istihbarat Başkanı Korg. Ismai,l H. Pekin başkalığında Aslanlı Yol’dan yürüyen heyet, Atatürk’ün kabrine çelenk koymuş ve ardından saygı duruşunda bulunmuşlar. Misak-i Milli Kulesindeki Anıtkabir Özel defterini de birlikde imzalamışlardır. 10 Kasım 1953 - Atatürk’ün İkinci Cenaze Töreni Atatürk’e 15 yıl arayla iki cenaze töreni yapıldı. Birincisi, 1938’de geçici kabrine götürülürken, ikincisi Anıtkabir’de toprağa verilirken. Birincisinde ben bir yaşında idim.. Ikincisini, Türkiye’nin her ilinden gelen okul temsilcilerinden Tarsus Amerika Koleji öğrencileriyle Tabutun arkasında yürüyerek. O manalı günü yaşayanlar arasında Tuncay Osmanoglu, Esengin, Alper, rahmetli Tarhan Danışman, Sevgin Oktay ve diğer arkadaşlar vardı. 10 Kasım Türküsü ‘’Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler,
Fazıl Hüsnü Dağlarca ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |