![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
KUNURİ
/**/
Yazar: METİN ATAMER | Tarih: 18/06/2010 | Saat: 19:12Ankara radyosunda Feridun Fazıl Tülbentçi isminde çok değerli bir program yapımcısı vardı. “Tarihten Bir Yaprak” adı ile o güne rastlayan tarihte iz bırakan konuları ele alır, ağır aksak sesi ile hikaye olarak bizlere aktarırdı. Bu programı çok severdim. Bazı yerlerde sevinir dikkat kesilir , kimi yerde ise hüzünlenirdim. Geçenlerde Prut nehri üzerinden geçerken aklıma Baltacı Mehmet Paşa ve meşhur 1711 seneleri gelmişti. Osmanlı birlikleri bu nehirin bir yerlerinde Rus birliklerini kuşatmış, Çar Deli Petro Moskova’ya yazı göndererek yardım dilemişti. Çariçe I. Katherina ise Osmanlı Devletinden bu kuşatmayı kaldırmasını arzu etmişti. Ordu içinde Baltacı Mehmet Paşanın yağmaya müsaade etmemesi, Yeniçerilerin arasında isyan belirtileri göstermelerine neden olmuştu. Çariçenin Osmanlıya yapıtığı ricayı da değerlendiren ve kabul eden Baltacı Mehmet Paşanın, Yeniçeriye güvenmediğinden , muhasarayı kaldırmış olduğunu söylerler. Burada tevatür olan başka konuları dile getirmek istemesem de başka hikayelerin de mevcut olduğu hakikattir. Prut’ta etrafı gözlemlerken bile Feridun Fazıl Tülbençi ‘nin davudi sesinin kulaklarımda çınladığını hissettim. Bu gün, bu program radyoda yapılsa, belki unutmaya başladığımız bazı tarihsel konuları işler, onlardan bazı dersler çıkarırdık diye düşünmekteyim. Bundan 60 sene önce Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında 259 subay, 18 askeri memur,4 sivil memur, 395 astsubay ve 4414 er ve erbaş tan teşkil edilmiş 1.inci Türk Tugayı İskenderun’dan hareketle bir ay içinde Pusan limanına gelmişti. Türkiye’den giden askeri götüren treni geçirmek için Ankara Kurtuluş’taki tren istasyonunda bütün bir gün bekledik ve onları el sallıyarak meçhule uğurladık. Birleşmiş Milletler Ordusunun sağ kanadı onlara teslim edilmişti. Çin sınırına doğru Müttefik kuvvetlerle beraber ilerleyen Türk birlikleri Tokchon’a doğru yola çıktı. Türk birliklerinin arkasına sızan Çin birliklerinin var olduğu istihbaratı Amerikalı ve Güney Kore’lilere ulaşmasına bağlı olarak, Türk birliklerine bilgi vermeden, kendi birliklerini geri çekmeye başlamaları, Türk Birliğini kendi kaderi ile baş başa bırakmıştır. Amerikan birlikleri, bu istihbarata bağlı olarak geri çerkildiler. Geri çekilme emri Türk Birliklerine ulaşmadığından dolayı etrafı sarılan 3 üncü Tabur süngü takarak bu çemberi kırmaya çalışıp, Chongchon nehri boyunca geri çekildiler. Bu çemberin yarılması Amerikan ve Kore kuvvetlerine geri kaçmak için zaman kazandırmış, 9.uncu bölük bu savaşta imha olmuştur. Nedenini hiç düşündünüz mü? Amerikan askerlerinin kurtulabilmesi için harcanan Mehmetcik, Kunuri’de destan yazmıştır. Bu haberleri her akşam radyodan dinlerken, kimi zaman gözlerim dolardı. Her akşam hayatını kaybeden askerlerimizin isim, soyadı, birliği ve hangi köyden olduğu söylenirdi. Hani Mehmet Akif’in söylediği gibi “uğruna ne güneşler batıyor” her gün onlarca güneş bir hiç uğruna batmaktaydı. Bu günlerde olan olaylarda her gün bir askerimizin cenaze namazı var. Rütbeli Askerlerimiz bir o camiye, bir bu camiye koşmaktan yorulduğunu, kirli siyasetin oyununa kerhen boyun eymekte olduğunu görmekteyiz. Elli sene sonra yaşasaydı, Feridun Fazıl Tülbentçi geçtiğimiz 30 seneyi nasıl hikayelendirirdi acaba… NOT: Bu yazıyı daha önce gönderdiğim Tarsus Amerikan Koleji e-posta grubundan KUNURİ adlı yazıma katkıda bulunanlara teşekkür ederim. Yakın tarihimizin bize çok bilgi aktarmakta olduğunu düşünmekteyim, gelen yorumları da aşağıya ekliyorum. ----------------------------------
Ankara'da Kore savaşı ile ilgili olarak yapılmış olan anıt, Kore-Türkiye dostluğu açısından da güzel bir semboldur. Saygılarımla, Doğan Gözde ÖZGÖDEK
“Bir başka bölgede, Tugayın ikinci mevziye çekildiği 23 Nisan günü öğle saatlerinde bir keşif uçağının raporuna göre bir önceki gece çekilme imkanı bulamayan 9. Bölükten 60 kadar Mehmetçik düşmana teslim olmamıştır. 14 saattir hala muharebe etmektedirler. Kilometrelerce uzakta, memleketlerinde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlanırken hiçbir ümit olmadığı halde direnen ve teslim olmayan 60 tane kahramanın onurlu mücadelesi. Onurlu olduğu kadar hüzünlü ve acı. Kuşkusuz kaderlerinin kendilerini sürüklediği o uzak Kore topraklarında 23 Nisan 1951 günü kendini kuşatan düşman kuvvetlerine teslim olmayı kabul etmeyen o 60 kahramanın anısı daha uzun süre belleklerde yaşayacaktır.”
1950 mezunu Abdullah Kasapçı ağabeyimiz de sohbetimizde Kore'ye gitmek için yazıldığını, ama sıranın kendisine gelmediğini anlatmıştı. Kasım Tanrıöver kardeşimiz geçen sene mezunlar yemeğinde babasının anılarını paylaşmıştı. O zaman yaptığım öneriyi burada tekrarlıyorum. Kendisindeki kıymetli bilgi ve belgeleri mutlaka kitap haline getirmesini rica ediyorum. Saygıyla, Nihat Taner
Yazar Notu: Bu yazı başka bir yerde yayınlanmaktadır.(Tarsus Amerikan Koleji e-posta grubunda yayınlandı.) ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |