![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
BAŞARI HİKAYESİ 2
Yazar: E. MİRZAHAN HIZAL | Tarih: 06/01/2021 | Saat: 15:24BAŞARI HİKAYESİ 2 Yıl 1927 . Tek motorlu bir uçak sallanarak , sarsılarak , gürültüler çıkararak toprak pistte hızlanıyor motoru bağırarak dumanlar çıkararak nihayet havalanıyor . Kokpitte başında meşin başlık , gözünde düz camlı gözlük bulunan genç bir pilot var . Uçağın ilkel denebilecek tuhaf levyeleriyle oynayarak uçağı doğuya yöneltiyor . Önünde yine düz camlı ve ibreleri titreyen bir sürü gösterge var . Pilotun yanındaki torbada , ekmek , peynir , elma , su v.b den oluşan basit bir nevale var . Çok değil , yolculuğuna ancak yetecek kadar . Hiç mola vermeyecek . Eğer menziline varamazsa zaten artık yiyecek ve içeceğe ihtiyacı da kalmayacak . Zaten fazla yememesi lazım . malum küçücük ucakta tuvalet falan yok ve yol uzun . Çok uzun . 5000 km den fazla ! Hiç mola veremez , hiçbir şekilde duramaz , hiçbir yere inemez , acil bir durum olsa bile . Paraşütle bile atlayamaz . Çünkü aşağısı uçsuz bucaksız bir okyanus. İner veya düşerse geriye hiçbir iz kalmaz. Ne uçak ne de cesedi . Korku veya gerilim filmi mi ? Hayır bu gerçek bir hikaye . Charles Augustus Lindbergh , Sipirit of St. Louis adlı uçağıyla tarihte ilk defa Atlantiği aşarak Amerika dan Avrupa ya uçuyor. 1927 yılında ! Başarı şansı çok az . Şimdiye kadar hiç kimse böyle bir şeye cesaret edemedi . Herkes ona deli gözüyle bakıyor. Hatta sonradan “ Aptalın Uçusu “ diye hakkında kitap bile yazılmış . Uçağın yıldız motoru ve diğer aksamı , o günkü teknoloji ve imkanlarla tamirhane gibi bir atölyede yapılmış . Hemen hemen tamamen el yapımı . Çeliğin kalitesi , vidalar , pistonlar , silindirler , kablolar yakıt , hiçbirinin he kadar dayanıklı ve güvenli olduğu belli değil . Şimdiki gibi son teknoloji ürünü cihazlarla testlerden falan geçmiyor. Hepsi yolda test edilecek ! . O zamanlarda bu tür uçaklarla uçmak tam anlamıyla bir macera . Sık sık düşüyor , pilotlar ölüyor v.s. Yolculukta sis , fırtına v.s ye yakalanırsa vay haline ! Doğru dürüst navigasyon bile yok, eski gemiciler gibi pusula ve yıldızlara bakarak yol bulması lazım . Yolu şaşırırsa hiç şansı yok çünkü uçakta ancak yetecek kadar yakıt var . hedefine varamadan benzin biterse denizin dibini boylamak kaçınılmaz. Uçak bu günkü uçaklar gibi çok hızlı gitmiyor. Yolculuk 10 larca saat sürecek gece gündüz hiç uyumadan uçması lazım . Uyumak kesin ölüm anlamına geliyor. En ufak bir teknik arıza , yine kesin ölüm . Birçok kişi Lindbergh e yüzde on şanş bile vermiyor. Lindbergh uçuyor da uçuyor , Okyanusun üzerinde bir sivrisinek . Yorgunluk ve uykusuzluktan hayaller görüyor , gözleri açıkken bile gidip gidip geliyor. Son 10 , 20 , 30 saniyeyi hatırlamadığı anlar oluyor . Bazen ya motor arıza yaparsa diye endişeleniyor . İyi bir mekanik ustası . Makinalar , motorlar , konusunda bilgi ve tecrübesi var . Bir ara motordaki bir pistonun kaç milyon defa yukarı aşağı hareket ettiğini , silindirde kaç defa yakıt karışımının patladığını falan kafasından geçiriyor. Ya silindirin biri çatlarsa ? Sonra bunları kafasından çıkarıp başka şeyler düşünmeye çalışıyor . Ama beyni ve zihni boş durmuyor. Motorun hiç değişmeyen monoton uğultusu uykusunu getiriyor . Onun için bu tür korku ve endişelerin aslında uykusunu kaçırıp belki de hayatını kurtardığını düşünüyor. Artık bu yolculuk ne zaman bitecek diye düşünmeyi ve hesap yapmayı bırakıyor. Sadece havada kalmak ve uyumamak önemli. İradesinin son damlalarını kullanıyor . Tıpkı uçakta kalan azıcık benzinin son damlaları gibi . Hangisi önce biterse . Ama sonuç aynı . Tanrıya inanıp inanmadığını , yolculukta dua edip etmediğini bilmiyoruz. Belki de meşhur olmak isteyen bir maceraperest . Ama bir ideali var ve bunu gerçekleştirmek için çok büyük bir risk almaktan korkmuyor. Hayatını ortaya koyuyor. O kadar cesaret , sabır , azim ve gayret gösteriyor ki inancı ne olursa olsun Allah CC bu çalışmasının karşılığını veriyor ve nihayet ufukta Avrupa kıyıları hayal meyal görünüyor . Son bir gayretle kendisini topluyor ve bir süre sonra Fransa topraklarında sağ salim yere inmeyi başarıyor. Sonra kutlamalar v.s. Bu başarı hikayesinde mutlu bir son var . Ama ne yazık ki bizim hikayemiz değil. Peki biz bu hikayeden ne anlıyoruz ? Atlantiği geçmek istiyorsan , 1) Uçak yapacaksın 2) Korkak olmayacaksın 3) Uyumayacaksın . 4) “ Gavur işte Atlantiği geçse ne olur ? “ demeyeceksin. Çünkü o gavurlar Atlantiği , hatta Avrupayı da geçip senin ülkende seni esir almış durumda . Gavurun yaptığı ve senin yapamadığın yarıiletken ve elektronik malzemeler olmasa bu yazıyı bile okuyamazdın . Kur’an okumak için , namaz kıldığımız camilerde imamı duyabilmek için bile gavurların yaptığı lambalara , ses cihazlarına ihtiyacımız var . Abdest aldığın su bile onlardan aldığımız, almak zorunda olduğumuz pompalardan v.s geliyor. Lindbergh her an ölüm tehlikesi altında 33.5 saat uyumadan uçak kullandı . Biz kaç saat uyumadan çalışabiliyoruz ? ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |