![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
Cumhuriyetin 86. yılında
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 25/10/2009 | Saat: 08:33Cumhuriyetimizin 86. yılını kutluyoruz. En büyük bayramımız. Sevinçle kutlamak en doğal hakkımız. Ancak koşullar öyle ki kutlama daha çok bir “durum değerlendirme” vesilesi, Ulusça “kendimize gelme” fırsatı olarak kullanılması gerekiyor; çünkü düşündürücü olaylar oluyor. İşte birkaç örnek: “Türkiye’nin en imtiyazlı mahkumu Abdullah Öcalan dayanamadı. Uygulanan ‘Açılım’ın gerçekte kendi yol haritasına dayandığını söyledi.” (Hürriyet, 25.10.09.Oktay Ekşi) Anımsayınız, İmralı mahkûmu evvelce de “Yol Haritası” hazırlayıp yetkililere yollamıştı! Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu “Türkiye bağımsız bir ülkedir ve Ankara'dan yönetilmektedir. Açılımlar, yol planları Ankara'da hazırlanmalıdır" diye konuştu. Neden diye sormuyorsunuz, değil mi? Çünkü Devletimize, Milletimize silah sıkmış bölücü teröristlerin sınırda törenle karşılanması planlarının “Okyanus ötesinde” hazırlandığını Mısır’daki sağır sultan bile duydu; Planların içeriğinden haberdar olmayan sadece Türk Milleti! Ya şunlara ne buyrulur: Kanadoğlu “Yargı bağımsız olsaydı bir çadır mahkemesi şeklinde sınırda mahkeme kurmaya müsaade etmezdi. Bir yargı nasıl siyasallaşır denilirse, bu son olay bunun en somut örneğidir. Normalde sanıklar adliyeye gider. Hâkim ve savcı sanıkların önüne gitmez. Bu olay ulusal onurumuzu zedelemiştir.” dedi. Aynı konuda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu başkan vekili Özbek, PKK’lıların sorgusu için Habur sınır kapısında kurulan özel mahkemeyi ve etik bulmadıkları yargı sürecini dikkatle izlediklerini açıkladı. HSYK adına yapılan açıklamada “CMK hükümleri tüm şüpheli ve sanıklar hakkında aynı biçimde uygulanmalıdır. Anayasamızın, mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlik ve savcılık teminatıyla ilgili hükümleri de bu yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.” denildi. Değerli sanatçı ve entelektüel kişiliğiyle öne çıkmış Zülfü Livaneli’nin VATAN’daki yazısından şu satırları okuyunca derin düşüncelere dalınmaz mı? “Türkiye büyük bir hızla değişiyor, dönüşüyor, bambaşka bir ülke haline geliyor. Bir süre sonra Türkiye iyice tanınmaz hale gelecek. Siz bile şaşıracaksınız... Peki, bu değişimin yönü ne? Bunu kısaca " muhafazakârlaşma, Orta Doğu ülkesi olma, zenginleşme ve kalitesizleşme" olarak adlandırabiliriz… Daha da hızlanmış bir cahilleşme, kültürsüzleşme, lümpenleşme süreci. Her önemli işin başında “liyakate” göre değil “tarikat ilişkilerine” göre seçilmiş insanlar. Alabildiğine muhafazakâr ve alabildiğine Amerikancı bir ülke… Bu kadar büyük bir değişim sadece iç dinamiklerle başarılamazdı. Amerika'nın Orta Doğu meselesinde Türkiye'ye biçtiği rol, uzun dönemli bir senaryoyla uygulanıyor… Peki, on beş yıl sonra ne olur diyorsanız, Onunla ilgili bir tahminde de bulunabilirim. Toplum, sistemli eğitimle dönüştürülmüş olacağı için, Cumhuriyetin kuruluş yılını bile hatırlayan kalmaz.” Değerli okurlar, bu değerlendirmelere “kötümser bir bakış ürünü” diye geçemezsiniz; ya şunlara ne demeli:“Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg, Türkiye’deki “azınlıklar” ile ilgili raporunda okullarda öğrencilerin söylediği “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözünü eleştirdi..” AB komisyonu Türkiye “Yıllık İlerleme Raporunda” 1915 olayları “Büyük Felaket” diye nitelenirken “Atatürk’ü Koruma Kanununun” kaldırılması istendi. Alfabemizde “q,w,x” harflerinin olmaması eleştirildi. Türk Milletinin sabrını taşırıp, 1000 yıldır kardeşçe bir arada yaşadığımız Kürt yurttaşlarımıza karşı olumsuz hisler yaratacak çirkinlikleri AKP Hükümetine telkin eden dost(!) ve müttefik ABD’den gün geçmiyor ki Türkiye’mizi bölünmüş gösteren yeni yeni harita marifetleri(!) haberleri gelmesin. İşte Cumhuriyetimizin 86. yıldönümünü bu koşullarda kutluyoruz. İnsan, “acaba ‘sokaktaki adam’ aş ve iş derdine düşmüşken, açlık, işsizlik ve bunların doğurduğu huzursuzluğu unutturmak için mi bunlar” demekten kendini alamıyor? Kimi çarpıcı çifte standart uygulamaları denilebilecek manzaralar, bu köyde “taşlar bağlanıp köpekler salınmış” dedirtiyor! Güzelim “ANKARA MARŞI” aklıma geliyor; “Gazi’nin Ankara’sı”nı özlüyorum. Teselliyi O’nun sözlerinde buluyor, yineliyorum: “Sessiz, durgun, başı eğik kalmayınız. Uyanınız. Milli Bağımsızlığımızı çiğniyorlar. Haklarınızı savunmak için birleşiniz. Düşmanın karşısına dikiliniz. Sesinizi duyurunuz. Bütün dünyaya; ‘Ben Türk’üm, bağımsızlık bana atalarımdan miras kaldı, onu sana veremem’ diye haykırınız” GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…
![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |