![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
DOKTORUN KÖŞESİ MUTLULUĞUN RESMİ
/**/
Yazar: ÖZCAN YILMAZ | Tarih: 25/10/2009 | Saat: 00:03Nazım Hikmet Abidin Dino’ya sen mutluluğun resmini yapabilir misin diye sorduğunda bugün eğer yaşasaydı bu soruyu sorma gereği bile duymayacaktı. Günümüzde insanımız resim yerine gerçeği ile her gün yüz yüze, iç içe. Yaşadığın bir şeyin resmini istemek de pek gerekmez. Nasıl mı derseniz size örneklemeye çalışacağım. Ana yolda park yapılmaz levhalarına rağmen, sıra sıra park etmiş araçlar arasında,zorlayarak bir araçlık yer bulunca yepyeni lüks arabasıyla oraya yerleşen, az ileride güvenli otopark olmasına rağmen 3TL. vermekten kurtulduğuna sevinen, Belediyelerin fakir insanlar için düzenlediği iftar yemeklerine varlıklı olmasına rağmen katılarak yediği bedava yemeğe sevinen, Maça giderken stad turnikelerinden zorlayarak tek biletle iki kişi girerek mutlu olan, Seçim dönemlerinde, son yıllarda yaz aylarında dağıtılan avanta yanmayan kömürü aldığında göbek atan, Su şebekesi olmayan köylerde, mezralarda dağıtılan çamaşır ve bulaşık makinasıyla mutluluk pozları veren, Başkasının karnesiyle sağlık kuruluşlarında muayene olup, ilaç yazdıran, doktoru ve eczacıyı kandırdığını sanarak içinden kıs, kıs gülen, Hastanede refakatçı kartı çıkarıp, bunun yanı sıra bu kartı pencereden atarak yerine başkalarının içeri girmesini sağladığında mutlu olan, Bayatlamış simit ve pideleri yeniden ısıtıp, sanki fırından yeni çıkmış gibi satan ve bundan kar ettiğini düşünerek sevinen, Hastane polikliniklerinde günde 100 hastaya bakılan ortamlarda muayene sırası geldiğinde, doktorun ne şikayetin var sorusuyla ve kendine düşen bir iki dakikalık sözde muayeneden dört köşe olan, Yılın 365 günü altılı ganyan oynayıp kaybeden, bir gün herkesin tutturduğu simitçi altılısı denen altılıyı tutturunca sevinen, kendisini altılı uzmanı gören, Mağazalarda bir gömlek alana bir bedava kampanyasında yarı fiatına indirimli gömlek aldığını sanan, aslında gerçek parayı ödediğini bilmeden sevinen, Trafikte tam kırmızı yanarken geçen, içinden nasıl kırmızıya yakalanmadım diye rahatlayan, Radarlı yollarda hızlı giderken aniden o küçücük uyarıyı gördüğünde hızını azaltıp radara yakalanmaktan kurtulduğu için oh çeken, Ve bunun gibi sayılamayacak kadar çok ufak şeylerden mutlu olan bir toplumda mutluluğun resminin yapılmasına gerek var mı? Zaten toplum mutluluk içinde, kendince mutlu yaşıyor. İşte burada insanın aklına POLLYANNA geliyor. Acaba insanımız Pollyannacılık mı oynuyor? Bu nedir derseniz elimizdekilerle yetinip, mutluluğu kendi içimizde aramak. Aslında kötü bir şey değil. Bu kadar dengesizliğin yaşandığı bir ortamda dengelerin sürdürülmesini mi sağlıyor diye de düşünmüyor değilim. Kendi kendime de soruyorum; POLLYANNACILIK BİR OYUN MU? Eğer oyunsa ülkemin insanları bunu oynamayı becermişler, MUTLULUĞUN RESMİNİ DE ARTIK ÇİZMEK İÇİN KAFA YORMAYA DA GEREK KALMAMIŞ .… ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |