 |
 |
 |
|||
 |
 |
 |
|||
|
|
 |
 |
|||
|
Site İçi Arama  
|
HAYDAAAA
/**/
Yazar: METİN ATAMER | Tarih: 30/06/2009 | Saat: 13:46
Bu kelimeyi o kadar severim ki bilemezsiniz. Ay sonunda eşim lüks bir lokantaya gitmek istese, ağzımdan hemen bu söz çıkar "Haydaaa". Ne zaman eski köye bir yeni adet gelse, hani şehirlerde trafik akışı yön bakımından bir gün bir tarafa, diğer bir gün tam aksi tarafa işler, kendimi tutamam hemen bu söz çıkar ağzımdan "Haydaaa". Kimi zaman bunu uzatır da uzatırım. Evlerimizde televizyon olmadığı dönemlerde Ankara’da gidilebilen birkaç sinema vardı, Büyük Sinema, Ankara ve Ulus sinemaları. Her ne kadar semt isimleri ile anılsa da, bu sinemalar Kızılay'ın göbeğinde yer alırlardı. Sinema sahipleri fazla para kazanma hırsı ile özel tuttukları karaborsacılara sinemanın bütün biletlerini elden sattırırlar, yasal olmayan haksız kazanç elde etmek için özel çaba sarf ederlerdi. O tarihte sinema oynatılırken, bir anda elektrikler kesilir, bütün sinema seyircisi tek bir ağızdan bağırırdı "Haydaaa". Daha sonra makinist hakkında latif sözler edilirdi amma ilk reaksiyon tek kelime idi "Haydaaa". Yatılı okulda okuduğumuz günlerde kimi zaman öğretmenlerimiz bizi hazırlıksız yakalamaya bayılırlardı. "Kitapları kapatın, yazılı yapacağım" dediği anda bütün sınıf tek bir ağızdan aynı sözü söylerdi "Haydaaa". Zaten yatılı okuduğumuz okula Kayseri'den elektrik gelir, bu elektrik ise haftanın belirli olmayan günlerinde ve belirsiz saatlerde kesilirdi. Rahmetle andığımız bir öğretmenimiz elektrik kesilmesinden dolayı ders çalışamadığımızı belirttiğimizde, bize kızar "mazeretlerin kıymeti yoktur, kıymetler hep neticededir " der ve defterine kırık not verirdi. Tabiidir ki biz de içimizden şöyle söylerdik "Haydaaa". Kayseride okuduğumuz senelerde karne tatili olarak evlerimize giderdik. Kayseri'den bizim için özel bir vagon trene bağlanır, topluca Ankara'nın yolunu tutardık. Buharlı lokomotiflerin çektiği bu trenler bir dağı çıkmaya başladığında yavaşlar, bizler vagondan atlar, vagonun yanında koşar, daha sonra tekrar binerdik. Kimi zaman bazı istasyonlarda karşı yönden gelen trenin o istasyona girmesini beklerdik. Bu arada kompartımanın camını indirir şef trene sorardık "daha ne kadar buradayız". Aldığımız cevap "bir kaç saat buradayız" olurdu. Bu cevaba bizim hemen tepkimiz tek söz ile ortaya dökülürdü "Haydaaa". Ülkemizde yaşadığımız yoklar senelerinde, bakkala gider "sana yağı var mı" diye sorardık. Zavallı bakkal sıkılarak cevapladığı "vardı ama biraz evvel bitti" cümlesine inanmayarak bütün soğukkanlılığımızla "Haydaa" derdik. Şu hakikati de bilirdik ki eldeki sana yağı el altından daha fazla fiyata başkalarına satıldığı bir gerçekti. Hele ülkemde Valilikten alınan fişle benzin alındığı dönemleri yaşadığımız günlerde, ellerimizde benzin fişi ile benzin istasyonuna gider, benzin için sıraya girerdik. Tam sıra bize gelir ya pompa ısınır benzin alamaz, yada benzin biter elimizdeki fiş hükümsüz kaldığı anda derin bir nefes alır, uzunca bir "Haydaaaa" derdim. Siyasi iktidara karşı bir girişimin belgesinin, bir gazeteye servis edilmiş olduğunu öğrendiğimde ağzımdan ilk çıkan söz "Haydaaa" oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir iç hizmet kanunu vardır. Bu kanunun 35’inci maddesinde aynen şu cümle bulunmaktadır : Madde 35 - Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır. Bu " Kollamak ve Korumak " kelimelerinden ne anlam çıkar bilmekle birlikte Mustafa Kemal Atatürk 'ün ifade ettiği gibi "Türkiye şeyhler dervişler müridler ülkesi olmayacaktır" sözünü kim yerine getirecek. Bu tehlikelerden bu ülkeyi kim koruyacak diye kendime sorduğumda, tarikat uzantıları olmasa gerek diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.  Yazdır ] |
|
|||
 |
 |
 |
 |
||
 |
|
|
|
|
|
05/07/2017