![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
HACI SABANCI
/**/
Yazar: HAMİT SERBEST | Tarih: 29/06/2009 | Saat: 13:0526 Haziran 1998 Cuma akşamı Adana Kanal A televizyonunda üniversite-sanayi işbirliği konulu bir açık oturum vardı. Konuşmacılar Adana Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Ümit Özgümüş, Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu ve bendim. Sunuculuğu ise şimdi Seyhan Belediye Başkanı olan Doç. Dr. Azim Öztürk yapıyordu. Programın ortasında Hacı Sabancı beyin ölüm haberi geldi ve programı yarıda kestik. 1935 yılında Kayseri’de doğmuş olan Hacı bey, Sabancı Grubu'nun Adana’daki temsilcisiydi. Çukurova Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi tarafından "Fahri Doktor" unvanı verilmiş, zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından “Üstün Hizmet Madalyası” ile ödüllendirilmiş ve ticaret alanında "Balkanlar'ın En İyi Yöneticisi" seçilmişti. Bu özellikleri onun gibi birisi için eminim herkes tarafından biliniyordur. Ben Hacı beyle 1987 yılında tanıştım. Çukurova Üniversitesi’nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünü kurmuştum ve üniversite olanaklarıyla kısa sürede gelişimini sağlamanın mümkün olamayacağını görmüştüm. Bölüme öğretim üyesi bulmaya çalışıyordum, ama teklif götürdüğüm kişiler haklı olarak mesleki çalışmalarını yapabilecekleri bir ortam istiyorlardı. Bu da, en azından laboratuar, kitap ve dergi demekti. Bilgisayar laboratuarı kurulmasında, bölüm kitaplığı için kitap ve dergi alınmasında hem VAKSA olarak yardım etti hem de ÇEAŞ yönetimindeki etkisini kullanarak ÇEAŞ’ın bağış yapmasını sağladı. O gün alınan bilgisayarlar tabii bugün yok artık, hepsi teknolojik olarak ömrünü tamamladı. Ancak, bu bağışlarla kurduğumuz bölüm kitaplığımız genç yaşta kaybettiğimiz meslektaşımın adı ile “Dr. Arslan Yazıcı Kitaplığı” olarak hizmet vermeye devam ediyor. 1994 yılı Ekim ayında Prof. Dr. Mehmet Sağlam’ın YÖK Başkanı olduğu dönemde bir yönetmelik değişikliği ile yabancı dilde eğitim yaptıracak bölümlere kısıtlama getirdiler. Yönetmeliğe göre %100 İngilizce eğitim yapan kurumlar İngilizce eğitim yapmaya devam edeceklerdi ama diğerleri Türkçe eğitime geçeceklerdi. Çukurova Üniversitesi’nde %100 İngilizce eğitim yapan tek bölüm Elektrik-Elektronik Mühendisliği idi, ama Çukurova Üniversitesi’nin statüsü en az %30 ağırlıklı İngilizce eğitim idi. Dolayısıyla, YÖK’ün yaptığı düzenlemeye göre Türkçe eğitime geçmek zorunda kalacaktı. Üniversitede bölümümüzün İngilizce eğitim yaptırma nedenine gelince, öncelikle Türk öğretim üyesi bulamamıştık. O tarihlerde elektrik-elektronik mühendisliği alanında çalışan öğretim üyelerinin %85’i Ankara ve İstanbul’da görev yapıyordu. Dolayısıyla, yabancı uyruklu öğretim üyesi çalıştırmaktan başka çaremiz yoktu, ama öğrencilere İngilizce öğretecek bir yabancı dil okulunun olması gerekiyordu. Güzel bir tesadüf sonucu, bölümün öğrenci almaya başladığı 1990 yılında Sabancı ailesinin Çukurova Üniversitesi’ne yaptığı Yabancı Diller Hazırlık Okulu da aynı yıl faaliyete başladı. Yasal statü en az %30 olduğu için rektörlük üst sınırın %100’e çekilmesi için YÖK’ten izin almaya gerek yok diyerek Üniversite Senatosu kararıyla Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde ilk günden itibaren %100 İngilizce eğitim verilmesi kararını almış ve her akademik yılın başında da bu karar yenilenmişti. Ama ortada bir sorun vardı, YÖK kayıtlarına göre bizim Türkçe eğitime dönmemiz gerekiyordu. Bu ise mümkün değildi, çünkü o tarihte bölümde 10 öğretim üyesi görev yapıyordu ve bunların 7 tanesi yabancı uyrukluydu. Üniversite olarak YÖK ile gerekli yazışmalar yapıldı, ama Ankara’da YÖK üyeleriyle yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim hiç olumlu değildi. Bu süreçte ben Hacı beyi ziyaret edip durum hakkında bilgi verdim, kendisi de ihtiyacım olduğunda yardım isteyebileceğimi bildirmişti. Yeni yönetmeliğin bölümümüze uygulanmaması için Ankara’ya kaç kere gidip geldim hatırlamıyorum ama sonunda YÖK yetkililerinin, Başkan Vekilleri dahil, görüşlerini değiştirmeyi başarmıştım. Ancak, bu yetkililer bana hak verdiklerini söyleyip ardından kararın başkana ait olduğunu ekliyorlar ve bana YÖK Yürütme Kurulu toplantısından önce mutlaka Başkan ile görüşmemi öneriyorlardı. Tarihi hatırlamıyorum, bir gün öğleden sonra YÖK’ten aradılar ve yarın saat 14:00'te Yürütme Kurulu toplantısı yapılacağını bildirdiler. Benim sade bir öğretim üyesi olarak YÖK başkanından randevu almam mümkün değildi, rektörümüzü aradım yurt dışındaydı. Rektör Vekili’ne gittim ve YÖK Başkanına hiç değilse telefonla konuyu hatırlatmasını istedim, ama olumsuz yanıt aldım. Geriye tek seçeneğim kalmıştı, Hacı Sabancı… Hacı beyi aradım, sekreteri toplantıda olduğunu söyledi. Çok önemli ve acil olduğunu söyleyip kısaca özetledim ve yarın sabah için YÖK Başkanından benim adıma randevu almasını istediğimi ilettim. Sekreter biraz sonra beni aradı ve Hacı beyin toplu iş görüşmesinde olduğunu ama YÖK Başkanını arayacağını ve bana bilgi vereceklerini söyledi. Akşamüzeri saat altı civarında beni aradılar ve YÖK Başkanının yarın sabah saat 10:00’da beni beklediğini söylediler. Çok sevinmiştim ama böyle bir yoğunluğun içinde zaman ayırmasına da çok şaşırmıştım. Ertesi gün YÖK Başkanının huzuruna çıktığımda benim gibi sıradan bir insan için Hacı Sabancı’nın nasıl olup da aracı olduğunun kızgınlığı seziliyordu. Sayın Başkan kızgınlığının gereğini yaptıktan sonra konuya geldik, sorduğu sorulara cevap verdim ve çıktım. Akşamüzeri toplantı bitiminde kararın bizim isteğimiz doğrultusunda alındığını öğrendim. Hacı Sabancı’yı tanıdığım ve basından izlediğim kadarıyla bir Adana sevdalısı idi, mütevazı kişiliği ile de Adana’da dost ve arkadaşlık yaptığı birçok kişi olduğuna eminim. Adana Güç Birliği Vakfı’nın da kurucuları arasındaydı ve ilk Yönetim Kurulu’nda da sade bir üye olarak görev almıştı. Hacı beyle yolumuzun son kesiştiği yer burası oldu, onun vefatı ile Yönetim Kurulu’nda oluşan boşluğu Yedek Listeden ben doldurmuştum. Ölüm yıldönümünde onu rahmetle anıyorum. ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |