![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
AK-ŞAKA İŞİD ile KUCAK KUCAĞA YAŞAMAK!..
/**/
Yazar: ERDAL AKALIN | Tarih: 25/07/2015 | Saat: 13:43İŞİD’le Kucak Kucağa Yaşamak !.. İŞİD terör örgütü ki, Sayın Tayyip Erdoğan’ın uygun gördüğü tanımlama ile DAEŞ (bunun da orijinali DAİŞ iken, ‘İ’ harfi İslami çağrışım yaptığı için DAEŞ yapıldı), artık ülkemizin hemen her boyutunda yer almaya başladı. Okuduklarımız ve duyduklarımız, İŞİD ile kucak kucağa yaşamak zorunda olduğumuzu düşündürüyor. İŞİD, aklını ecdadının yaşam ve davranış tarzına takmış ve de modern yaşamı, sosyal hayatı ve bilim dünyasını içselleştirememiş bir dini tarzı temsil ediyor. Öylesine ki, kendisine kol kanat germiş olan Selefçilik ve Vahabbi inanışını da aşan radikal bir İslami anlayışı içinde barındırıyor. Hatta AKP çizgisine yakın bir yazar; “İŞİD’in ilacı Türkiye’de AKP ve Arap dünyasında Müslüman Kardeşler örgütüdür” diyebiliyor. Türkiye’nin dış siyasetine ipotek koyan Erdoğan ve Davutoğlu zihniyeti de ecdadımız diyerek öykündükleri Osmanlı restorasyonuna özenti nedeni ile ve Sünni inanç yapısına dogmatik bağlıkları sonucu İŞİD’e sempati duymaktadırlar. Kaldı ki, gerek Irak ve gerekse Suriye politikalarında İŞİD’e katkı sağlamaktan da bu Sünni sempatizanlığı nedeni ile geri durmamışlardır. Hatta Esad’ın yıkılmasına katkı sağlayacaklarına inanmaları yanında, Suriye’de gelişen Kürt oluşumunu dengelemek üzere de İŞİD’e destek olmuşlardır. Bu yaklaşımı, yıllar önce ülke siyasetinde yaşamış olduğumuz ‘İti ite kırdırmak’ yanlışı gibi düşünmek bile olasıdır. Türkiye’nin İŞİD hamiliğinin 2011 yılından itibaren dış basına konu edilmiş olduğunu da biliyoruz. 27 Ekim 2011 tarihli New York Times bu konuyu işlemiş ve bu terör örgütüne yardımcı olunduğunu yazmıştı (Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet Gazetesi, 23 Temmuz). Bu uyarılara karşın, AKP İktidarı kendi iç dünyasına çekilerek lojistik destek vermekten ve sınırlarını bu terör grubuna açmaktan geri durmamış ve uyarıları ciddiye almamıştı. Üstelik Musul Başkonsolosluğu baskını, Reyhanlı olayları, üç teröristin Aksaray civarında bir asker ve polisi katletmeleri bile hoş görülebilinmiş, yetmemiş üstleri örtülerek Kürt eylemi olarak lanse edilmeye çalışılmıştı. Kaldı ki, Ömerli’de bini aşkın İŞİD sempatizanı insanımızın namaza durarak bu terör grubu için duacı olmasına emniyet güçlerinin seyirci kalması sağlanmıştı. Başta İstanbul olmak üzere, birçok ilimizde bu zihniyete hizmet sunan ve yeni insanları devşiren örgütlenmelerin olduğunu da biz bile duyarken, istihbarat insanlarının bilgi sahibi olmaması mümkün değildi. Hatta kişisel bir kaynağım, Sivrihisar civarında yapılanan dini örgütlenme modelinin bu konuya hizmet etmekte olabileceğini de kulağıma fısıldadığında, şaşırdım diyememiştim. Üstelik bu yöredeki oluşumu tetkik etmek isteyen bir havacı korgeneral komutanın, punduna getirilerek Silivri’ye gönderilmesini de hiçbirimiz doğru değerlendirememiştik. İşte bugün geldiğimiz nokta, acaba diyememek cehaletimizden örgütü devasa boyuta taşımış oldu! Genel seçim öncesi Diyarbakır ve yeniler de Suruç’ta ortaya çıkan canlı bomba eylemleri, sadece yüreğimizi dağlamaktan öteye, artık hem kişisel ve hem de milli güvenliğimizin tehdit altında olduğunu bizlere haber vermektedir. Olay boyut değiştirmiş ve askerimize saldırı konumuna taşınmıştır. Kelimeleri gevelemeyip bükmeden, İŞİD terör örgütünün bizlere savaş açmak niyetinde olduğundan bile söz edilecek noktaya gelinmiştir. Konu, sadece bu terör örgütünü alt etmek meselesini aşmış, dış politika yanlışından hızla dönmek gerektiğini bize anlatmaktadır. Üstelik ortada geçerliliği kuşkulu bir hükümet varken dış politikayı yenilemek için herhalde muhalefetin desteğini alarak yeni bir düzenleme yapmak yaşamsal öneme sahip olarak görünmektedir. Ancak son izlenimler, Sayın Erdoğan’ın yeni bir genel seçime gitmek niyetinin, bu son gelişmeler dikkate alınınca bizleri karamsarlığa taşıdığına işaret etmektedir. Belli ki, Ak Saray, ortaya çıkan karmaşık ve riskli durumu seçim için nasıl avantaja dönüştürebilirim hesapları ile meşguldür. Bu nedenle de yeni hükümet kurulması uzatılarak uygun anket sonuçları elde edilir edilmez, genel seçim çağrısı yapılacaktır. Tevatür ustası Fuat Avni’de, sosyal medya iletilerinde özellikle bu vurguyu yapmaktadır. Fuat Avni namlı bilen kişinin çoklukla haklı çıkmakta oluşu da, bizlerin kafasında uçuşan ‘acaba’ sorularını kamçılamaktadır! Artık şunu anlamak ve kendimizi kontrol etmek zorundayız ki, İŞİD belası Başkan Obama’nın yorumladığı gibi kolaylıkla yok edilemeyecek bir noktaya maalesef taşınmıştır. Ve ülkemizin eğitim sisteminin yanlış yönlendirilmiş olmasının nimetlerinden de bolca yararlanır hale gelmektedir. Bunu hepimiz anlıyor ve söylüyoruz ama bir de devletimizi yönetmek iddiasında olanlar, özellikle Milli Eğitim sorumluları bir anlayabilseler!.. Kıssadan hisse: “Elveda diyecek kadar cesursan, hayat seni yeni bir merhaba ile ödüllendirir!” (Paulo Coelho). Erdal Akalın (24.07.2015)
Yazar Notu: Bu yazı başka bir yerde yayınlanmaktadır.(Mersin İmece) ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |