![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
AİHM uygulamasında Polisin gösteriyi dağıtması için ön şart: Gösterinin “barışçıl” olmamasıdır. Her gösteri dağıtılamaz!
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 04/07/2013 | Saat: 13:15“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” uygulamasında polisin bir gösteriyi güç kullanarak dağıtabilmesi için ön şart o gösterinin barışçıl olmamasıdır. Bizde çok yanlış anlaşılan husus şu: Polis ‘dağılın’ uyarısı yaptıktan sonra göstericiler dağılmazsa, güç kullanmasının meşru olduğu sanılıyor. Oysa barışçıl gösteriye ‘dağılın’ uyarısı yapmak hukuka aykırı olduğu için bu uyarıya uymayana kullanılan güç hangi oranda olursa olsun orantısızdır. Yani polis, barışçıl göstericinin ister kolundan tutsun, ister gaz sıksın, kullandığı orantısız güçtür. Bir başka ayrıntı; Toplantı ve Gösteri hakkının içine toplantı gösterinin yapılacağı yeri belirleme hakkı da giriyor. Yani barışçıl gösteri yapmak kaydıyla kişiler uygun gördükleri yerde toplantı ve gösteri düzenleyebilirler. Barışçıl davranmak kaydıyla ‘Yer gösterdik, o yerde yapmadıkları için bu gösteriyi dağıttık’ denilemez. Bu da uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir hukuksuzluktur. Hata şurada: AİHS ve AİHM’i hiçbir şekilde anlamadan genelge yayımlanıyor. Kanunları da AİHM ve AİHS’e uygun okumamız gerekiyor.” Yukarıdaki sözler Hukuk Doktoru, Profesör Metin Feyzioğlu’nundur. Değerli okurlar, biliyoruz ki ülkemizde polis yetkilileri konuyu iyi bilmiyor, yanlış uygulama yapıyor. Polisi, önce kanunsuz şiddete yönlendiren, sonra da bu davranışı alkışlayanlar AİHS ve AİHM ilke ve kararlarından, bihaber. Öyle olmasa daha dün, hem de kendisi de hukukçu olduğu halde, bir polis şefinin eşi, Adana’daki “Gezi Eylemi Destekçileri” için “Hain” sözcüğünü kullanıp, eşinin dahil olduğu kolluğun “orantısız güç kullanımını” bu nedene dayandırarak meşrulaştırmaya çalışır mı idi? Evet, kafasında “Faşist düşünce” yuvalanmış kişiler, demokratik olması gereken yönetimde etkin olmayı sürdürdükçe, uygar ülkeler ölçütlerine nazaran kabulü imkânsız anlayışın ürünü uygulamalar devam eder. Sayın Feyzioğlu’nun sözlerinin ortasından ikiye bölünmüşe benzeyen toplumda, her iki tarafça da iyice anlaşılıp içe sindirilmesi gerekir. Yoksa bugün o taraf bu tarafa, yarın roller değişir, o zaman da bu taraf o tarafa aynı hukuksuzluğu yapar. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Feyzioğlu’nun söylediklerini AKP kadroları ile Güvenlik Güçlerindekilerin, A’dan Z’ye, tümü, tek bir istisnasız, iyice okumalı ve sindirip, uygulamayı böylece yapmalıdırlar. AİHS’ne imza atmak, AİHM’nin yargısını –kâğıt üzerinde- kabul etmek ve bir iyi ciladan sonra “İleri Demokrasi” türküleri söylemekle; İnsan Hakları ve Hukukun üstünlüğü çerçevesinde Çağdaş bir Demokrasiye sahip olunmaz; Bekâra karı boşamak türü, boş lafla, kuru bir imzayla demokratlık hiç olmaz! Hani derler ya “oyunu kuralınca oynayın” diye. Katıldığın topluluğun kurallarına uymalı, oyunu kuralınca oynamalı, bir söz verip hele imza altına alınca, kendini sonuna dek o söze, o metne bağlı kabul etmelidir. Bu medeniyettir, bu insanlıktır. Bugün küreselleşme gerçeğinde Uluslar arası Topluluk, kurallara uymayana “buğz” etmekle kalmıyor -örneklerini Saddam’da, Kaddafi’de, Miloseviç’te gördük- insan hak ve özgürlüklerine uymadan ülke yönetmeye kalkana “çeki düzen vermesini” biliyor… Demek ki evrensel insan hakları ve onu güvenceye alan düzenlemeler bir anlamda uygarlık işareti, bir o kadar da uyulmasında zaruret bulunan küresel gerçeklerdir. Ya uyarsın, ya uyarsın, başka yolu yok; Adama tenis kortunda ayak topu oynatmazlar… Yazar Notu: Bu yazı başka bir yerde yayınlanmaktadır.(ekspres gazetesi 4.7.) ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |