![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
ADANA, GÜNDEMDEN DÜŞÜYOR MU?
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 05/06/2013 | Saat: 21:22Başlığı okuyan belki de sormuştur kendi kendine, ne demek bu “gündemden düşmek” diye? Şunu murat ettik yazarken: Adana eskiden gerçekten de “Bölgenin merkezi” çevre iller için “Lider” konumda idi. Ancak önce “Radyoevinin Mersin’e taşınması” ile başlayan bir süreçte, nedense Mersin, hep, Adana’nın “bölge liderliği”ni simgeleyen kurumlar, örneğin bölge müdürlüklerini vb. kapıp gide durdu, duruyor. En son da “Havaalanı” Mersin sınırlarına gidiverdi. Görünen o ki Mersin ili sınırlarında inşa olunmaya başlanan yeni havalimanı uluslar arası nitelikte ve daha işlevsel olurken, Adana-Şakirpaşa havaalanı daha ziyade lokal ve belki de sırf Adana yolcularına hizmet eder olacak. Korkarım dış bağlantılar vb. makul nedenlerle biz Adanalılar da giderek Mersin’in alanından uçmayı tercihe mecbur olacağız. Oysa Adana’nın merkezinde olduğu bölge sırf Mersin ve Adana’dan oluşmaz. Bölge batıda Silifke’den doğuda İskenderun körfezinin en doğu ucuna; İçerde de Kapadokya’ya kadar giden bir üçgeni kapsar. Bu üçgenin her yönden merkezi de, kimse kızmasın Adana’dır. Ancak dışa değil içe dönük ve kısırlığı müseccel tartışmalar ve kendi evladını yeme huyu sebebiyle, bunlara eklenen, son on yılların iç göçüyle gelenlerin de bir türlü “Adanalılaşamamaları” Adana’yı nüfusu çok ancak “Adanalılık ortak paydası” itibarıyla yeterince etken olmayan bir duruma soktu. Baksanıza Mersin, devşirme Bakanları, Önce Kürşat Tüzmen sonra da Zafer Çağlayan dahi kırk yıllık birer Mersinli gibi kente olanca katkı sağlarken; Adana, 1980 sonrasında, Halit Dağlı’nın kısa ancak etkin bakanlık döneminde hatırlayabildiği, o “iki bakanlı, çevrenin lideri il” günlerini mumla aramakta… Gerçi şimdi “Tek Adam” –“Gezi Parkı Direnişi” onun karizmasını da çizdi; Tayyipçiler alınmasın, ‘çatlak testi su tutmaz’- RTE’nin prenslerinden Ömer Çelik, gerçekten de etkin olabileceği bir bakanlık koltuğunda ancak, bizim meşhur “birbirini yeme” huyu, sanki Ömer Çelik’in etkinliğini de frenleyecek gibi bir his var içimde. Baksanıza, kısır ve sonuçsuz kalacak görünümdeki Vali bey-BŞB Başkanvekili çekişmesine dahi taraf etmeye çalışanlar var Bakan Çelik’i. Gerçi kendisi de buna biraz mahal veriyor izlenimini de almıyor değiliz ancak, herhalde gereken davranış, söz ettiğimiz verimsiz çekişmeler yerine, zor bulunan bakanlık olanaklarından azami istifadeyi aramak ve bulmak olmalı, değil mi? Elbette bu gibi durumlarda devreye girmesi beklenenlerin başında kentin “Akıllı İnsanları” gelir. Gerçi son dönemlerde, Tayyip beyin Başkanlık hayalleri ile Sam Amcanın bizi bölme emellerini birlikte gerçekleştirmek üzere sahnelendiği izlenimi kuvvet kazanan “APO ile kolkola ÇÖZÜLME” sürecinde kullanılanlara verilen “Akil Adam” sözcüğü, insanı “Âkillerden” soğuttu. Ancak; Bizim söz ettiğimiz “kerameti kendinden menkul Âkiller” değil elbette. Bunlara “Aksakallılar” da diyebiliriz… Her ne ise, nasıl isimlendirirsek isimlendirelim, günümüz sıkı bir rekabet ortamında, her fırsatın altın değerinde ve zamanın da en büyük hazine olduğunu unutmadan hızlı düşünüp çabuk karar verme devri. Bu devirde bir de “mahalli kalmamak” gerek; Kim ne derse desin, idari ve mali başkentlerde kotarılıyor pek çok mesele, bu meyanda hizmet. Çukurova Havaalanını da Mersin’e kaptırmak bizi alarme etmeli. Bundan böyle, rekabet ortamında sürekli mevzi kaybetmemek üzere bir plan yapıp strateji saptamalıyız. Adana’mızı önce nispi gerilemiş durumdan kurtarıp sonra bölge lideri yapmak üzere! Tabii söz ettiğim plan ve stratejiyi saptarken kimse, siyasal etiketine göre, nalıncı keseriyle kendine yontmamalı ki gerçekten “ortak payda” oluşsun. İşte tam da burada lazım “akıllı/aksakallı adamlar”… Ne dersiniz, aklı ihtirasından üstte o tip adamlar/kadınlardan yoksun muyuz biz? ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |