![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
Özlem, niyet ve açılım!
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 18/11/2008 | Saat: 23:02Üç güncel olay gelecek günlerin gündeminin ana eksenini anlamak için çok mühim; Politikayla ilgililerin bu hususları not etmesinde fayda var! Açık konuşalım, ikinci döneminde, hem de 2007 Temmuzunun % 47’lik bir çoğunluk sağlamasına karşın Tayip Erdoğan’a “Laik rejim” için sorun gözüyle bakanlar hiç eksilmedi; Öte yandan, şimdilerde başlangıçta yandaşı görünenlerin eleştirilerine de maruz! Bunun asıl nedeni çok açık: Tayip Erdoğan, kiminin gözünde İslami düzen hayalini gerçekleştirecek adam; kimine göre Kemalizm’i tasfiye edecek kişi; mucize adam... Belli ki iç-dış pek çok odak, kendi kavgalarını Erdoğan üzerinden vermeye şartlanmış haldeler.. Sayın Başbakan, % 47’lik desteği sağlayanların desteğini kaybetmemek, onların ümitlerini taze tutmak için, eleştiriye açık söylemlerden hiç uzak durmuyor. Bakın en son, İstanbul Bağcılar ilçe kongresinde, anayasa değişikliği için söylediklerine: “Anayasayı değiştirmek.. 10 ve 42. maddeyle ilgili Anayasa değişti, sonra ne olduğunu görmediniz mi? Hesapları iyi yapacağız.. Germeden, gerdirmeden geleceği yürüyeceğiz; Sabır... Bir meyve olgunlaştığında onu yiyeceksin ki tadını alasın. Hamken meyve yenmez. Ağzın ekşir.” Görülüyor ki AKP, Anayasa Mahkemesinin “Türban” için değişiklik vesilesiyle verdiği; “Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi olunamaz maddeleri” bağlamında “aykırı” her Anayasa değişikliğini iptal edeceğini, gerekçeleriyle herkese ilan kararına rağmen, “Laik Rejimi değiştirmek” olarak algılanan niyetinden zerre vazgeçmemiş… Bu gelişmeden cesaret alan “Laik Cumhuriyet’in amansız düşmanları” hiç rahat dururlar mı? Çıkış, Bilkent Üniversitesindeki ''Anayasalardaki Değiştirilemez İlkeler'' konulu sempozyumda konuşan; Kapatma Davası ve Türban davalarının mahut raportörü Osman Can’dan; Hem de Anayasa Mahkemesine “Anayasa Mahkemesi'nin demokratik meşruiyet sorunu var” diyerek geldi. Devletimizin “Kurucu Felsefesi”nin ve bu felsefeye göre “Değişiklik dahi teklif edilemez” kılınmış “Devletin esasları”nı gösteren maddelerin “Tali Kurucu İktidarlar” tarafından değiştirilemeyeceğini savunan AYM’yi eleştirmeyi ihmal etmeyen Can, fetvasını verdi: “ Anayasa değişikliği yapılırsa değiştirilemez maddelere dokunmak kaçınılmaz.” “2.Cumhuriyetçi-Soros çocuğu-Mürteci” ittifakının sarılmaya; AKP’yi zorlamaya hazırlandığı anlaşılan “Cumhuriyeti, Demokrasi diyerek yıkma” planına “hüsran verici yanıt” gecikmedi. “Değiştirilemez ilkeler, anayasamızın kurucu ilkeleridir. İçinde yaşadığımız sistemin temel direkleridir. Bunların değiştirilmesi durumunda ortaya çıkacak modele cumhuriyet denemeyebilir. Anayasa Mahkemesi’nin rolü böyle bir olasılığı önlemektir” diyen AYM Başkanvekili Paksüt sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz gerekçeli kararda değiştirilemez ilkelerle ilgili görüşümüzü açıkladık. Değiştirilemez ilkelerin dolaylı yollardan içeriğinin boşaltılmasının, pratikte değiştirilmesinin yolunun kapatılması gerekir. Mahkeme de bunu yaptı. Bunu siyasal anlamda beğenen olabilir beğenmeyen olabilir. Anayasa Mahkemeleri beğeniye göre karar vermez. Bu, günlük bir karar değil, bir içtihatlar dizisinin sonucudur. Eleştiriler yapılır ama ben ciddiye almıyorum.” İşte, gerek AKP için sürekli kuşku nedeni, “Gizli Gündemi var” düşüncesini besleyen; gerekse bugün toplumun, parti siyasetine hiç girmeden “Laik Cumhuriyeti muhafaza” ortak paydasında birleşmesini gerektiren davranışı zorunlu kılan ikinci olay da budur! Kuruluşundan beri hiç eksik olmayan, Laik Cumhuriyetin “emperyalist düşmanları” yanında, içerideki bu sıkıntı kaynağı gelişmeler yanında üçüncü olay sevindirici! Kısaca “Laik Cumhuriyeti koruma ortak paydasında, CHP çatısı altında toplanma” diyeceğimiz ve “Merkez Sağ”da büyük taraftar bulan bu eğilimi anlamlı ve gerçekçi kılan da CHP Lideri Sayın Baykal’ın da buna sıcak cevabi açılımıdır. Sayın Baykal’ın “YEREL seçimlerin toplumda ‘AKP ve karşısındakiler’ olarak ikili bir karşıtlığa oturacaktır” sözü çok önemli; Bu, merkez sağ ile işbirliğinin de gerekçesi ve işaretidir. Aslında CHP Lideri 22 Temmuz seçimlerinde, listelerine merkez sağ isimleri alarak bu yönde bir açılım yapmak istedi. Ancak bunun önemi o dönemde çok anlaşılmadı; fakat bugün konjonktür buna çok uygun. Nitekim Deniz bey de bunu, “Merkez sağın çok önemli isimleri, ağır topları bize geliyor. Bu kez sizinleyiz diyor. Bir süre önce Orhan Keçeli (DYP Kurucusu, eski Gnl.Bşk.Yrd.) gelip İstanbul İl Başkanımızla görüşüp, bizimle birlikte olduğunu ifade etmiş, bu şekilde çok insan var” sözleriyle; “İstanbul Büyükşehir adaylığı için henüz bir isim üzerinde karar vermedik, ancak adayın ‘militanlaşmış CHP’li’ olmayacak” tümcesiyle beyan edip, toplumdaki eğilime göre bir politika işaretlerini, önemli bir tavrın ipuçlarını verdi. Önümüzdeki günlerde, “Laik Cumhuriyete sahip çıkma” ekseninde, bu karşılıklı niyetlerin hayata geçmesi; Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının planlarını boşa çıkartacak; Belki de “Kuruluş” sonrasındaki en anlamlı ve önemli demokratik halk hareketi olacaktır… ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |