![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
Otoparkta Bir Yenilik
/**/
Yazar: OYTUN ARSLAN | Tarih: 18/01/2011 | Saat: 17:57Şehirlerde otopark büyük sorun. Aracınızla şehirde dolaşmak ne kadar problemliyse, aracınızdan yeri geldiğinde kurtulmak, yani onu bir yere park etmek de bir o kadar zahmetli bir iş. Merkezi yerlerde park edilecek yerler büyük ihtimalle dolmuştur, dolu değilse de güvensizdir, acaba buraya arabamı bıraksam başına bir şey gelir mi, birisi gelip camını kırar mı, çarpıp kaçar mı? Yol üzerine mi bıraksam arabamı, en fazla 15 dakika sürecek işim. Ama yol üzerine de araba bırakılmaz ki… Bunun gibi bir sürü soru trafikte eminim sizin de beyninizi kemiriyordur. Gariptir ki, bir şehrin ulaşımında otoparklar önemli bir rol oynadıkları halde, bizde hiç mi hiç önemsenmezler. Oysaki bir şehrin ulaşım planının oluşturulmasında park yerlerini ihmal etmek çok büyük yanlış olur. Nedeni ise çok basit, aslında araba ile yaptığınız her yolculuk bir park yerinde başlar ve bir park yerinde sonlanır. Bu sizin evinizin altındaki garaj da olabilir, yol üzerindeki bankanın önü de olabilir. O yüzden derler ki, bir şehrin otoparklarını idare edebilirseniz, aslında o şehrin trafiğini de büyük ölçüde idare edersiniz. Bununla birlikte, ihtiyaç var diye şehrin her yerine otopark yapmanız da olayı uzun vadede çözmez. Çünkü yaptığınız her otopark, aslında özel araçla seyahati biraz daha özendirme manasına gelir. Bu da, yaptığınız otoparkların ve şehrin caddelerinin uzun vadede daha çok araçla dolması demektir. Peki bunun bir orta yolu yok mudur, var tabii ki. İşte bu var olan şeyi araştırmak için ulaşım literatüründe „otopark yönetimi“ (ya da İngilizce tabiriyle Parking Management) diye bir kavram vardır. Neler araştırılır bu otopark yönetiminde; bir şehrin (ya da şehir merkezinin) park yeri ihtiyacı ne kadardır, var olan park yerlerinden azami ölçüde nasıl yararlanılabilir, ücret tarifesi (gece/gündüz) nasıl düzenlenmelidir, dinamik ücretlendirme (yani trafik durumuna göre değişen) yapılabilir mi, mahalle sakinlerinin kapı önlerindeki park yerlerinden yararlanmaları için ne gibi düzenlemeler yapılabilir vs. Kulağa biraz abartı gibi geliyor, ama işin aslı hiç de öyle değil. Birkaç sene önce yapılan bir araştırmaya göre, New York ve Münih şehirlerinde, şehir içinde var olan trafiğin yaklaşık 25 %‘i park yeri arama sebebiyle meydana gelmekteymiş. Yani sırf aracınızı park edebilmek için caddelerde dolaşadurmanız… Bu hiç de azımsanacak bir rakam değil. Hem sonuçta, yaklaşık 5m X 2,5m’den, en azından 12,5 m2’lik bir alana ihtiyacınız var aracınızı park etmek için. Bir evin bir odası kadar neredeyse, küçümsememeli... Park yerlerini iyi yönetemezseniz, şehrin trafiği bir yerden bir şekilde açık verir. Örneğin kötü bir parklanma yüzünden, araçlar yol üzerlerinde gayri nizami şekilde bırakılırlar. 3 şeritlik yolu yeri gelir 1 şerit olarak kullanmak zorunda kalırsınız, % 33 kapasiteyle yani. Ya da uygun park yerleri yaratmazsanız, sürücüler araçlarını belediye otobüsü duraklarına, hatta tramvay rayları üzerine bırakır, siz artık toplu taşımanızı ne kadar yüksek standartlara taşırsanız taşıyın, başarınız bir şekilde şehrin otoparklarına bağlı olacaktır. Otopark konusunda, ulaşımda entegrasyon başlığı altında değişik konseptler de denenmekte. Bunlardan başarıyla uygulananlarının başında, dilimize Park Et-Devam Et olarak çevrilmiş „Park and Ride“ (P+R) konsepti gelmekte. Buradaki mantık şu; siz arabanızla şehir içine kadar gitmeyin, şehrin dışındaki bir metro/tramvay durağındaki P+R otoparkında aracınızı bırakın, hemen yandaki istasyondan toplu taşıma aracına binin ve şehre bu şekilde gidin. Avrupa’nın pek çok şehrinde sıkça uygulanan bu konseptte, özendirme açısından ya otoparklar ücretsiz tutulmakta, ya da otomobildeki yolcu sayısı başına birer toplu taşıma bileti ücretsiz verilmekte. Fransa’nın Strazburg kentinde böyle bir uygulamadan bizzat yararlanmıştım; park yerinin girişindeki görevli, araçtaki yolcuları sayıyordu ve o kadar tramvay biletini araç sürücüsüne teslim ediyordu. Sistem gayet güzel işliyordu, biz de şehri park yeri arama derdi olmadan gezebilmiştik. Akıllı sistemler, ulaşımın her dalında kullanılmaya başlandığı gibi, otopark sistemlerinde de kendini yavaş yavaş hissettiriyor. İsviçreli bir firmanın geliştirmiş olduğu teknolojiye göre, katlı otoparklar artık içeride park yeri arama gereği duyulmaksızın otomatik olarak işletilebilecek. Aşağıdaki linkte videosunun da izlenebileceği uygulamaya göre, siz aracınızı girişte zemin katta bırakıyorsunuz, aracınız mekanik sistemler yardımıyla yukarıya, boş bir park bölmesine taşınıyor. Geri geldiğinizde de, aracınızı bir kod yardımıyla çağırıyorsunuz, aracınız da yine aynı sistemlerce geri getiriliyor. Siz sürücü olarak, katlı otopark içinde dolaşmıyorsunuz ve yukarı inip çıkma olayı ortadan kalktığı için muhtemel zaman kayıpları da bertaraf ediliyor. Bunun dışında sistem, ilk başta aracınızı tarıyor ve boyutlarını belirliyor, araç da boyutuna uygun bir park bölmesine yerleştiriliyor. Böylece farklı boyutlarda park bölmeleri yapmak mümkün oluyor, yerden de tasarruf sağlanmış oluyor. Sistemi ister yer üstünde (katlı otopark gibi), ister yer altında (yeraltı otoparkı gibi), ister ikisinin karışımı bir konseptte gerçekleştirmek mümkün. Otopark rampalarının olmaması sebebiyle yerden de tasarruf sağlanmış oluyor, ayrıca aracın girişte bırakılması sebebiyle sürücü konforu artırılıyor. Videoyu izlemek bu linkten mümkün, iyi seyirler: www.skyline-parking.com/ ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |