![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
NEDEN KÖTÜMSERİM?
/**/
Yazar: KORAL ÇEPNİ | Tarih: 26/03/2021 | Saat: 11:37Koral Çepni NEDEN KÖTÜMSERİM? Son yıllarda yaşadığımız politik, sosyal ve ekonomik çalkantıları düşününce insan ister istemez gelecek hakkında endişeleniyor. İşin kötüsü yarının daha iyi olacağına dair beklentiler gittikçe azalıyor. Bu kötümserliğin nedenlerinin çoğunun görülebilir olduğu kanısındayım. Son 10 yılda giderek artan bir şekilde rasyonel davranış kalıplarından uzaklaşıldığını, kararların tamamen ayrıştırıcı, ideolojik, keyfi hatta “inadına” alındığını gözlemlemek mümkün. Hangi kararların hangi verilere göre alındığına dair hiçbir şeffaflık bulunmamaktadır. Hatta kararlara esas alındığı söylenen verilere toplumun geniş bir kısmı inanmamaktadır bile. Önemli kararlar öncesinde toplumu hazırlayan bir ön hazırlık dönemi belirgin değildir. Her şey “yaptım oldu” şeklinde oluşmaktadır. Yetkilerin delegasyonu yoktur. Kurumsallaşma yoktur. Bu davranış ve karar verme tarzı her türlü öngörülebilirliği imkansız kılmaktadır. Dolayısıyla kurumlar ve bireyler kendilerini sürekli bir “tanımlanmamış” alanda bulmakta, olaylara ancak reaksiyon gösterebilmekte ve günlük kararlarla yaşamaktadırlar. Kurumlarda karar verme konumunda olanlar gittikçe daha fazla liyakate göre değil, hamilerine, ideolojik cepheye, aile yakınlıklarına göre seçilmektedirler. Yetersizlikleri, uzun vadeyi görme, değerlendirme, ona göre pozisyon alabilme imkanlarını da sınırlandırmaktadır. Üstelik bir kısmı kendilerini dev aynasında görerek gereksiz risklere girmektedir. Vurdumduymazlık yaygındır. Sorumluluk alma diye bir anlayış yoktur. İstifa mekanizması hiçbir şekilde çalışmamaktadır. Yanlışlar içerde sosyal çalkantı risklerini, dışarda ise jeo-politik yükleri artırmakta, ekonomik ve politik baskılara davet çıkartmaktadır. Karar vericiler oluşan olumsuz gelişmeler sonucunda dış baskıları ve yaptırımları daha kabullenir bir konuma gelmektedirler. Bir yandan da sürekli fakirleşmekteyiz. Olumsuz gelişmeleri değiştirecek seçmenden de bir talep ve çaba gelmemekte, çaresizlikle seyredilmekle kalınmaktadır. İş memleket meselesinden çok futbol taraftarlığı gibi bir oluşuma evrilmektedir. Toplumun %30-35’inin geri kalanını esir almış gibi bir ortam oluşmuştur. TBMM tarafından onaylanan kanunlar tek bir kişi tarafından iptal edilebilmekte, Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarına uyulmamakta, yani demokrasi bitmektedir. Karar vericilerin de gerekli “reformlar” için bir hevesi görülmemekte, ortada hiçbir gerçekçi plan, program hazırlığı yoktur. Tüm bu oluşumlar kısa ve uzun vadede hiçbir toparlanma vaat etmemektedir. İşin en kötüsü artık bir şeylerin düzeleceğine dair bir inanç, geleceğe ait bir güven de kalmamıştır. Girilen yolun bir dönüşü görülmemekte, geçmişin kötü tecrübelerinden ders alan yoktur. O yüzden de yarın için çok kötümserim. 26 Mart 2021 ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |