![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
Rüzgâr eken fırtına biçer!
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 01/01/2010 | Saat: 20:59Evvelce de yazmıştık, yine yazıyoruz, gerekirse bin defa daha yazarız; Türk Milleti Ordusuna âşıktır. Türk Ordusu Türk Milletinin ta kendisidir. Türk Ordusuna uzanan eller er geç kırılır! Bu coğrafyada egemen ve bağımsız olabilmenin tek koşulu güçlü ve milli bir orduya sahip olabilmektir. Demokrasi de özgürlükler de o Milli Ordu sayesinde gerçekleşebilir ve yaşayabilir. Bunlar somut ve tartışılmaz gerçeklerdir. İnanmayan etrafımıza baksın; tarihi incelesin. Görür ki Türklerin yüzlerce yıldır bu coğrafyada en güçlü, en itibarlı, en ileri devletler, İmparatorluklar kurmasının ve yaşatmasının sihri Milletin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleridir; Mehmetçiktir. Bu devleti yıkacak olan da önce Türk Ordusunu içten yıkacak fitnedir, fesattır, komplolardır. Amma o kötü niyetli baykuş suratlılara bu asil Millet imkân vermez, vermedi ve vermeyecek… Güzel bir sözdür “Dinime küfreden bari Müslüman olsa” demiş atalar, şimdiki duruma ne güzel uyuyor, tabir yerindeyse “cuk” oturuyor, değil mi? Demokrasiyi kendilerini amaçladıkları yere kolayca taşıyacak bir araç, bir “tramvay” gibi gören “Belediye” kökenli, siyasi sicilleri “Laiklik karşıtı eylemlere odak olmak” ile lekeli malum cenahtan yükselen demokrasi avazeleri arasında, Türk ordusunu pasifize ederek “gizli gündemleri” –ki artık gizlilik kalmadı, açıkça Cumhuriyetin son kalelerine saldıracak kadar cesaretlendiler- icabı ilerlemek isteyenlerin yaptıkları akla yukarıdaki atasözünü getiriyor. Böyle durumlarda büyük önderi, o güzel insanı, Mustafa Kemal’imizi bir kez daha rahmet ve minnetle anmadan edemiyoruz. 20 Ekim 1927 tarihinde bağrından çıktığı Milletine hitaben adeta vasiyet ederek verdiği ve özellikle Gençlerine yönelttiği nutkundaki şu sözler; “…Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Ne mutlu Türk’üm diyene!” Diye haykıran “Sarı saçlı, Mavi gözlü aşkımız”ı takdirle anmayan var mı acaba? Değerli okurlarımız, hayat bir mücadeledir ve özünde yaşama tutunmak olmakla birlikte bu mücadele insan denilen “eşref-i mahlukatta” derin anlamlarla zenginleşerek uygarlığı inşa eden “düşünen ve uygulayan insanı” geliştirerek ortaya koyar. Bu evrimle gelişen kişilikteki insan topluluklarında demokrasi denilen yönetim biçimiyle halktan aldığı vekaleti halka mutluluk vermek üzere değerlendirmekle mükellef yönetimlere düşen ise, o toplumun temel direklerini dinamitlemek değil; toplumun “orta direği” başta bütün katmanlarını güçlendirerek o toplumu yarınlara umutla, güvenle bakan hale getirmektir. Bunu beceremeyen iktidarlar ya beceriksiz ya basiretsiz olabilecekleri gibi en kötüsü kıbleleri başka merkezler olan, başkalarından emir alan ve kendi ulusuna sırt çevirenlerdir. Böyle bir yönetimde kuşkusuz kendini koruma güdüsü önce içinden çökertmek istediği toplumun en güçlü teminatını yok etmek olur. Bu yönden özellikle Türk Ulusu gibi, Türk Devleti gibi, bulunduğu coğrafya itibarıyla sürekli güçlü ve uyanık olmak zorunda olanlarda Ordu, üzerinde titizlenmek gerçekte öz benliği korumakla özdeştir. İşte bu nedenledir ki bizde ilkeleşmiş yaklaşım “Kışla, Okul ve Camiye politika sokmamak” olmuştur. Bu ilkeden uzaklaşıp, Camileri ve cami cemaatini parti gibi kullanıp Kışlaya karşı hasmane yaklaşmak; Okulları ikiye ayırıp bir gurup üzerinden Devleti teslime kalkışmak çok yanlıştır. O silah bumerag gibidir, kimse şüphe etmesin, geri döner ve kullananı vurur… Türk Ulusuna tasasız, kedersiz, komplo ve tertipsiz, aynı zamanda mutluluk ve refah getirecek, huzurlu bir yeni yıl dilerim. ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |