![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
Bu nasıl açıklama?
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 15/10/2009 | Saat: 21:106 Ekim günü İstanbul’un 1. Dünya Savaşı sonrası maruz kaldığı işgalden kurtuluşunun 85. yıldönümü kutlandı. Bu vesileyle İstanbul’un “Selâtin” camilerinden beşinin minareleri arasına, birbirinden anlamlı yazılar bulunan anlamlı mahyalar kurulmuştu. Bu mahyalardan Sultanahmet Camii’nde “Ordumuza şükran borçluyuz”; Eminönü Yeni Cami’de “Milli birlik esastır”; Süleymaniye Camii’nde “Ne mutlu Türküm diyene”; Üsküdar Yeni Cami’de “Kurtuluşun kutlu olsun”; Eyüp Camii’nde “Önce vatan” cümleleri İstanbul semalarına yansıdı. Şairin Ulusumuzun gönlündeki o engin ve çarpıcı; anlamı dostlara gurur, düşmana korku salan; sönmez heyecanı ve inancı yansıtan “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” inancıyla pek uyuşmamış mı o cümleler? Büyük Milletimizin gözünü kırpmaksızın ortaya canını koyarak verdiği istiklal savaşıyla gerçekleştirdiği özgürlüğün manasını, Milli hasletlerimizi ve gözbebeğimiz Ordumuza verdiğimiz değeri pek de güzel yansıtan muhteviyatlarıyla mahyalar; İstanbulluya en güzel bayram hediyesi olmuşlardı, hiç şüphe yok. Ancak bu heyecandan ve Milliyetçi tezahürden hoşnut olmayanlar da varmış ki, o kötü yüreklilerin sorguladığı Diyanet İşlerinden yapılan açıklama pek çoğumuza soğuk duş etkisi yaptı. Bakın ne demiş Diyanet ve İstanbul Müftülüğü: “İstanbul Müftü Yardımcısı Mehmet Aşık, tarihi camilerin mülkiyeti vakıflara ait olduğu için, mahya hizmetlerini konusunda uzman kuruluş olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün verdiğini, kendilerinin müftülük olarak sadece caminin içiyle ilgili olduklarını söyledi.” Diyanet İşleri Başkanlığından, İstanbul'daki camilere asılan mahyalarla ilgili yapılan açıklamada, “Mahyaların içeriğinin, İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından İstanbul Müftülüğü ile görüşülmeden belirlenip ve bilgi verilmeden Sultan Ahmet, Süleymaniye, Eminönü Yeni, Eyüp Sultan ve Üsküdar Cedid Valide Camisi minarelerine asıldığı” ifade edildi. Bu açıklamadaki “bugün bazı basın yayın organlarında yer alan haberlerde, “İstanbul'un Kurtuluş Günü etkinlikleri çerçevesinde bazı tarihi camilerin minarelerine asılan mahyaların içeriğinin, genellikle eleştirel bir üslupla verildiği Diyanet İşleri Başkanlığının sorumlu gösterildiği” sözlerinden sonra yukarıdaki açıklamayla “Mahyayı yazdırıp asan Vakıflardır” sözleri ürkütücü. Zira Diyanet’in Milli hisleri olmayan ve Türklükten utanıp Ordumuzu da hiç sevmeyen kimi marjinallerin eleştirilerinden fena korktuğu anlaşılıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 6 Ekim İstanbul’un Kurtuluş günlerinde ve Ramazan aylarında tarihi eser özelliği şartı aranan camilere asılacak mahyaları valilikte toplanan komisyona teklif ediliyor. Sistem, komisyonun aldığı karar doğrultusunda hayata geçiriliyor. Bu içimizi ferahlatan bir açıklama. Hiç olmazsa Milli Hisleri sağlam; Ulusal değerlerimize, bu bağlamda önemli yıldönümlerine sahip çıkıp kuru gürültüye pabuç bırakmayanların Devlet çarkında önemli sayıda ve etkin konumlarda olduğunu öğrenip rahatlıyoruz. Ancak olayların ve açıklamaların tümünü birden değerlendirince yine derin düşüncelere dalmaktan kendini alamıyor insan. Neden mi?
Baksanıza girebilmek için neler vermeye hazır ve razı göründüğümüz AB yetkililerine; Avrupa Parlamentosuna; Hem de şu Açılım günlerinde, konu “Protokollerde” sözüm ona “Komisyon Kurulması” ile çözüm yoluna girmiş görünürken: “Türkiye’ye Ermeni soykırımının kabul edilmesi için baskı yapmalıdır” Bir başka Avrupa kurumu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg “Türkiye’deki azınlıklar” ile ilgili raporunda okullarda öğrencilerin söylediği “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözünü eleştiriyor. “İlerleme Raporu”nda “Atatürk’ü koruma kanunu” için “Baskıcı, kaldırılmalı” deniliyor. İnsan acaba sıra ne zaman İstiklal Marşımıza gelecek? Yoksa o marşın sözlerini de değiştirin mi diyecekler demekten kendini alamıyor. Biz de inadına yineliyelim: Ne mutlu Türk’üm diyene, diyebilene… ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |