![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
"Hipokrat Yemini"ne uyar mı?
/**/
Yazar: FATİH ÖZGÜR | Tarih: 23/09/2009 | Saat: 12:30Tıp Doktorlarının mesleğe başlarken gerçekleşen bir “yemin” vardır ki özlü içeriğini “ Hayata saygı duymak ve zarar vermemek” olarak söyleyebileceğimiz bu ant “Hipokrat Yemini” olarak bilinir ve evrenseldir. Gelişerek biçimlenen dünyamızda insan odaklı kamu yönetimi anlayışının en saygı duyulacak formunun “Sosyal Devlet” olduğu da Hekimlerin değindiğimiz yemini kadar uluslar arası bir kabul görmüştür. Ancak nedense soğuk savaş sonrasında, iki kutuplu dünya yerini tek kutuplu olanına terk ederken dişlerini göstermekte gecikmeyen vahşi kapitalizm, önce bu yapıyı; İnsan odaklı “Sosyal Devlet”in özünü hedefleyip içini boşaltarak kemirmeye başladı… Ülkemizde de bu gelişmeye paralel olarak, 12 Eylül 1980 tarihli, emperyalizmin emrindeki “faşist darbe”den sonra “Sosyal Devlet” erozyona uğramaya başladı; Toplum o gün bugün 27 Mayıs Anayasasının kazanımlarını bir bir yitiriyor… Bahsettiğimiz süreçte sosyal devlet anlayışına vurulan son darbe sağlık alanında gerçekleşiyor: Geçen haftanın çarpıcı haberlerinden sade vatandaşı en çok vuranı kuşkusuz “Sağlık harcamalarında tasarrufun faturası hastalara çıkacak” başlığı ile kamuya duyurulanı idi… Haberin detaylarında değinmeye çalıştığımız çarpık anlayışın “sosyal devleti arayan” yurttaşı vuran acılıkları görüyoruz, şöyle ki: “Maliye Bakanlığı'nın kararıyla özel sağlık kuruluşlarında alınan katkı payı 10 TL'den 15 TL'ye çıkarıldı. Memur, işçi ve yeşil kartlıların daha önce katkı payı ödemediği birinci basamak sağlık kuruluşları da artık 2 lira alacak Haberin ayrıntılarında kararın gerekçesi de yer alıyor: “Hükümet, Sağlık Bakanlığı’nda 3.5 milyarlık sağlık harcamalarına yönelik tasarruf için harekete geçti. Maliye Bakanlığı, hastalardan sağlık kuruluşları için alınan katkı paylarında artışa giderken, Bakanlar Kurulu da beşeri ilaçların fiyatlandırmasında değişikliğe gitti.” Anımsanacaktır, bu “Katkı Payları” AKP Hükümetinin “Ülkemizin tüm hastanelerini bütün halkımıza açtık” diyerek sağlık alanında özel tedavi kurumlarına geniş teşvik veren uygulamasının başında alınmadığı gibi, böyle davranmakla iftihar ediliyordu. Oysa şimdi yeni düzenlemenin özellikle “Dar ve sabit gelirli” ve tabiatıyla “alt gelir guruplarındaki” yurttaşlar için “caydırıcı” olacağı; böylece hasta vatandaşların tedavilerinde “ihtiyaçları olan sağlık yardımını” değil de “parasının yettiği kadarını” almaya mecbur olacağı açıkça ortaya çıkıyor. Yeni düzenlemenin bir utanç verici yönü de şu: “Hastalara reçete düzenlenmemesi veya reçete edilen ilaçların alımı için eczaneye müracaat edilmemesi halinde birinci basamak sağlık kuruluşları ile aile hekimliği muayenelerinde katılım payı alınmayacak”mış. Bu durumu biz anlayamadık, iyi okuyun acaba siz çözebilecek misiniz? Ne demek yani hasta olarak gittiğin kurumda “reçete istemediğinden “ ve/veya “eczaneye gitmediğin için” katkı payından muaf olmak? Yani tedavi için ilaç yerine mesela “Dua”ya mı başvurulacak? Ya da “tasarruf” için can fedaya değer mi? Biliyorsunuz bir de doktorlara getirilen bir sınırlama var ki, ona göre de bir reçeteye 5 kalemden fazla ilaç yazılamıyor. Şimdi sormadan edemiyoruz: Acaba hastalık emir dinliyor mu? Hipokrat yemini etmiş doktorlar hastalarına ilaç yazarken yeminlerine göre mi yoksa AKP Hükümetinin emirlerine göre mi davranacaklar? Eğer ortada görülen üzere “emirlere” uyacaklar ise bu, Hipokrat Yeminine sığacak mı? Sorumuz hem Tıp Profesörü Sağlık Bakanı hem tüm uygulamacılar içindir. Hülasa gerçek o ki sözde “Demokrasi Açılımı” adına Büyük Atatürk’ün emaneti Türk Devletini yok edecek “saçılım”lardan fütur etmeyenler, “İnsan odaklı” iktidar uygulamalarında “Sağlık”ta tasarrufta beis görmüyorlar… ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |