![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
“KEMALİZM’İN DEJENERASYONU” ÜZERİNE
/**/
Yazar: SAMİH AZMİ EZER | Tarih: 11/02/2009 | Saat: 18:01Türkiye solunda 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte şekillenen birtakım yeni yapılanmalar var. Bu anlamdaki en önemli yapılanmaların ya da değişikliklerin başında gelenlerden biri, sosyalist solun Atatürk’e ve genel anlamda bir ideoloji olarak Kemalizm’e bakışı. 12 Eylül öncesinde, bazı siyasetler dışında solun Kemalizm’le belirgin bir çelişkisi, kavgası yoktu. Daha doğrusu solun Kemalizm diye bir sorunu yoktu. Tersine, Aydınlanma Hareketi, ortaya konulan devrimler, Köy Enstitüleri, Halkevleri gibi uygulamalardan dolayı sahip bile çıkılır, benimsenir, hatta bundan dolayı faşistlerin saldırılarına maruz kalındığı olurdu. Faşist eylemciler, Kemalistler ile sosyalistleri birbirinden ayırmaz, aynı kararlılık ve şevkle kurşun yağmuruna tutarlardı. Her şey 12 Eylül’le farklılaştı. Darbeciler, bir yandan boş buldukları her yere Atatürk heykeli ya da büstü dikerken diğer yandan Atatürk düşüncesinin, Kemalist ideolojinin içini boşalttılar. İnsanlar cezaevlerine Atatürk adına tıkıldı, Atatürk adına işkence tezgahlarından geçirildi. Solun, sosyalistlerin Atatürk’ten nefret etmesi için ne gerekiyorsa yapıldı. Bir taraftan da dinci akımlar güçlendirildi. Tam bu sırada, yani sol ülkede silindirle ezilirken PKK hareketi yükselişe geçti. Böylece bir direniş “yönlenmesi” oldu. Sosyalist solun bazı kesimleri, bu yeni harekete sempatiyle baktı ve “jargon” değişti. Özellikle milliyetçi Kürt oluşumları, eskiden beri Atatürk’e ters bakardı. Sosyalistlerin de, 12 Eylül işkenceleriyle başlayan olumsuz yaklaşımı, PKK sempatisiyle birleşince gelişip serpildi, büyüdü. Sosyalist sol, Atatürk’e ve onun adında somutlaşan ideolojik yapıya ters bakar duruma geldi. Solun önde gelen isimlerinden, Sosyalist Politika çevresinin teorisyeni Metin Çulhaoğlu, “Kemalistlerin Dejenerasyonu” üzerine yazısında, Kemalistlerin, tarihsel süreçte üç aşamalı bir yozlaşma içerisine girdikleri görüşünü dile getiriyor ve ülkemizde ortaya çıkan tüm melanetlerin, bu dejenere olmuş Kemalistler’in başının altından çıktığını öne sürüyor. Son dönemde Atatürk’e saldırmak, Kundera’yı kıskandıracak denli dayanılmaz bir hafifliği bünyesinde barındırıyor. Hem hafif, hem kolay, hem de belli çevreler nezdinde prim kazandırıyor. Çulhaoğlu, dejenere olmuş Kemalistler diye birtakım isimler sayarken araya, karşıdevrimcilikleri arşıalaya çıkmış kişileri sıkıştırıyor. Türkiye’de aydınlanma süreci, ta başından itibaren karşıdevrimcilerin saldırıları, alt oyma çabaları ile karşı karşıya kaldı. Bugün o döneme bakarken, gözden uzak tutulmaması gereken noktaların başında bu durum geliyor. Her dönem kendi koşulları içinde değerlendirilmeli. Uzun lafın kısası şu; ülke tarihini değerlendirmek istediğimizde, kimin Kemalist, kimin anti Kemalist olduğunu, devrimcilerle karşıdevrimcileri birbirinden ayırmamız gerektiğini göz önüne almalıyız. İsmet Paşa Kemalisttir. Bülent Ecevit , Erdal İnönü Kemalisttir. Fahri Korutürk, Ahmet Necdet Sezer, Cemal Gürsel Kemalisttir. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy Kemalisttir. 27 Mayıs, 1961 Anayasası Kemalisttir. Kemalizm devrimdir, ilerlemedir, aydınlanmadır. Halkevleridir, köy enstitüleridir, kadınlara oy hakkıdır, kadın-erkek eşitliğidir. “Yurtta sulh cihanda sulh”tur, Laikliktir, toplumun din egemenliğinden kurtarılması, bilimin ışığıyl a aydınlatılmasıdır. Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim adamlarına kucak açılmasıdır Kemalizm. Aklın, hurafelerin önüne geçirilmesidir. Karşıdevrimcileri Kemalist gibi göstermek, çok yaygın ve kolaycı bir yanlışlıktır. Ayrıca kasıtlıdır. Kenan Evren Kemalist değildir. Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Çatlı, Turgut Özal, Nihat Erim, Adnan Menderes, Celal Bayar, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş Kemalist değildir. Bunlara Kemalist demek, Kemalizm’e de, Atatürk’e de, Aydınlanma’ya da haksızlıktır, hakarettir. Son dönemde türeyen ve kendilerini “Ulusal Sol” diye adlandıran; Mustafa Kemal’e, Deniz Gezmiş’e sahip çıkıyormuş görüntüsü vermeye çalışan bazı gruplar var. “Kürt’ten alışveriş yapmıyorum, param PKK’ya gitmiyor” gibi aşağılık ırkçı, faşist sloganlar türeten bu yapılanmaları da Kemalist saymak, en hafif deyişle ayıptır, günahtır. Kemalizm’in yanlışları mutlaka vardır. Her şeyi doğrusuyla yanlışıyla birlikte değerlendirmek gerekir. Kemalizm bardağında da dolu ve boş kısımlar vardır doğal olarak. Ama bize, yani günümüzdeki gerçek Kemalistlere gore, o bardağın dolu olan kısmı çok daha fazla. Biz doluyu da boşu da görebiliyor ve tek yanlı bakmamayı başarabiliyoruz. Cumhuriyeti kuranlar sosyalist ya da komünist değildi elbette. Bu bilinen bir gerçek. İzmir İktisat Kongresi kararlarında somutlaştığı üzere devlet eliyle kapitalist yaratma da hedefler arasındaydı. Feodal bir toplum düzeninden çağdaş, modern bir yapıya geçebilmek için, karma ekonomik bir kalkınma politikasını öngörmüşlerdi. Ama genel anlamda bakıldığında, gerçekten de bardağın önemli kısmı doludur. Kemalizm’in olumlu yanı, olumsuz yanına göre çok ağırlıktadır. Halkçıdır, anti-emperyalisttir. Kemalizm tabii ki, ulaşılması gereken son nokta, her türlü soruna sihirli çözüm değil. 1920’ler, 1930’lar Türkiyesi, az gelişmiş feodal bir ülke için sağlıklı ve doğru yöntemlerin uygulandığı bir model. Ancak Kemalizm, durağan bir model değil. Sürekli gelişmeyi, sürekli devrimleri, evrimleşmeyi içeriyor. Günümüz Türkiyesi için 1930’lar Türkiyesi, gerçekten de ileri bir toplumsal yapıyı işaret ediyor. Bugün 1910’ların koşullarında yaşıyoruz. Gittikçe daha etkin ve egemen duruma gelen bağnaz dincilik, gün geçtikçe daha yaygınlaşan yoksulluk ve adaletsiz gelir dağılımı, yeni bir Düyun-u Umumiye’yi gündeme getirmeye yetecek oranda dış borç, ülke geneline yayılan ırkçı milliyetçilik, rüşvet, yolsuzluk, çürüme… Bu sorunları aşabilmek için Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılanlar, gerçekten sağlıklı bir model oluşturuyor. Ama yukarıda da belirtildiği gibi bir son ya da mutlak doğru değil. Erişilip aşılması gereken bir merhale. ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |