 |
 |
 |
|||
 |
 |
 |
|||
|
|
 |
 |
|||
|
Site İçi Arama  
|
DOKTORUN KÖŞESİ DOKTORLUK ZOR ZANAAT...................
/**/
Yazar: ÖZCAN YILMAZ | Tarih: 18/05/2013 | Saat: 13:53
İki tık tık, bir şık şık……….. Hep söylenir bu meslek için, bilen de bilmeyen de konuşur. Zor zanaat bu iş. Seveni çok gibi gözükür, işin aslına bakarsanız öyle değil. İnsanoğlunun yapısı böyle, işi olduğu sürece seninle dost, seninle arkadaş… Doktoru ailesi ve çok yakınları sever. Doktorculuk oynamayı tüm vatandaşlar. Kendi çapında vatandaşın tamamı doktordur, neyin nasıl tedavisi var hepsini bilir. Zaten internette var, bilemediklerini de oradan bulur. Sıkışınca aman doktor! Sonra? Sonra mı? Geç canım zaten onun görevi… Yapmak zorunda. Başka meslekler de sevmez pek bu mesleği. Bir trafik ihlali yapsa da elime düşse… Bir hata yapsa da karşımda hazır olda tutsam, kırsam kalemini… Çoğu der bir elime düşse… Neden ve nasıl? Bu düşünce pek anlaşılmaz. Günün birinde onun eline düşeceği hiç aklına gelmez. Adı doktor ya… zaten her gün çoğunun elinde. Lokantaya gider, hesap bilinirse azıcık farklılaşır. Eve usta çağırır, başkasına bire yapılan iş ikiye, üçe katlanarak yapılır. Pazarlık yapamaz, istese de. Hemen yapıştırılır cevap, ya doktorum sende mi? İşi hastanede, işyerinde bitmez. Tüm umuma açık yerler onun meslek icra yerleridir. Caddede, sokakta, alışverişte, misafirlikte… Tanıyan, tanımayan derdini anlatacak sen de ayaküstü sorunları çözeceksin. Onların kendilerine özgü yaşamları yoktur. Dinlenme, gezme, hatta yürüme bile zordur. Madem ki doktorsun, hipokratın adını da alıp yemin ettin bunlara da uyacaksın. 6 yıl tıp eğitimi. En uzun eğitim. Bununla bitmiyor. Yaşamın hep soruyla geçer böyle kalırsan. Ne doktorusun? Doktorsun ama neyin doktoru? Genel doktorluk… bunu benim vatandaşım kabul etmez. İlla ki bi şey doktoru olacaksın. Seçim senin… Sonra bir o kadar daha bi şey doktoru olmak için çalış çabala. İş garip bu sefer de yine sana sorarlar, ben anlamam ondan benim branşım değil dersen, yine derler bu bi şeyden anlamaz ancak kendi branşını bilir… Çile bitmez. Memleketim insanı için az bile. Mecburi istikamet görevi o da en az bir yıl. Uzmanlık öncesi de borcun varsa iki yıl. Bu kadar yıl İstanbul’da simit satsan patron olursun. Doktorluk zor zanaat… Herkesin derdine koşar da kendi derdini bilmez. --- Gelene gidene check up yaptırır. Kendi “ketçap”la idare eder. --- Yürüyüş önerir, iyi kolesterolün yükselsin der, kendisi koltuktan kalkmaz. --- İçme der şu zıkkımı, kendisi en az iki paket sigara içer. --- Sıkıntıya girmemeyi öğütler, kendisi stresten patlar. --- Sorar hastaya idrar şikayetin var mı? Çatallı mı? Uzağa attırabiliyor mu sun? Kendi çatalının farkında olmaz. --- Hastaya her gün tansiyonunu ölçtür, yaz gel der. Ama, hayatında hiç tansiyonunu ölçtürmez. --- İlaç kullanmaz, reçete yazdırmaz. --- Cerrah belli yaşa gelince yakını görmez, inatla sonuna dek yakın gözlüğü kullanmaz. --- Herkese emekliliği, dinlenmeyi söyler, kendisi emekli olmaz belki de olamaz. Gariptir bu meslek… Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Derler ya ele verir talkını, kendi yutar salkımı. Bu salkım bildiğimiz üzüm salkımı değil, naneyi yedin salkımı…………. Başında dedik ……. DOKTORLUK ZOR ZANAAT….. İKİ ŞIK ŞIK , BİR TIK TIK DEĞİL……. Dr. Özcan Yılmaz  Yazdır ] |
|
|||
 |
 |
 |
 |
||
 |
|
|
|
|
|
05/07/2017