![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
FİNLANDİYA: Yeşil, Barışçı, Çevreci
/**/
Yazar: CANAN MADRAN | Tarih: 17/10/2012 | Saat: 13:18FİNLANDİYA: Yeşil, Barışçı, Çevreci/Geri Dönüşümcü, Medeni, Köylü, Sporcu, Sakin, Üretici, İyi derecede İngilizce bilir… Keşke tüm dünyada düzen Finlandiya’daki gibi olsa! Yazın bir süre Finlandiya’da yaşadım. Yıllardır yazılarımda yazdığım, derslerimde anlattığım, hayalini kurduğum DÜZENİ orada buldum. Ama biliyorum ki bu düzen maalesef sadece 5 milyonluk bir nüfusu idare eder, hepimize yetmez. Finlandiya’yı tanımladığım sıfatlar neden bunlar? sorusunun cevaplarını verirsek: Neden yeşil? Türkiye’nin yarısı kadar büyüklükteki ülkenin toprağının %65’i balta girmez ormanla kaplı. Hem insanlar, hem devlet orman sahibi. Yetmiyor orman içindeki evlerinin bahçelerine yeni ağaçlar, çiçekler, patates, soğan ekiyorlar. Yeşil yani. Neden barışçı? Ülkede bizim anladığımız gibi bir suç algısı yok. Balta girmemiş ormanların içinde yaşamalarına ve varlıklı olmalarına rağmen hırsızlık/cana kast yok. Ülkede, “dikkat edin” diye uyardıkları konu, yanınızdan geçerken sarhoşların bazen bağırıp çağırmaları. Kadınlar çantaları kollarından kapılacak diye korkmuyor. Herkes eşyasını, çantasını kendinden metrelerce uzaklarda bırakabiliyor, evlerinde demir kapı, pencere demiri, alarm falan yok. Suç yok yani. Barışçı yani. Neden çevreci/Geri dönüşümcü? Ülkedeki ağaçlardan sonraki en çok şey, etraftaki geri dönüşüm konteynerleri. Her evin, her apartmanın, her binanın yanında kocaman metal, kağıt, cam, karton, yakılıp enerji yapılabilecekler, organik atıklar yazılı dev konteynerler var. Evde ayrı topladıkları atıkları, ayrı ayrı geri dönüşüme ve yeniden kullanıma veriyorlar. Poşet kullanmıyorlar, kadın erkek herkesin bez çantaları var, çoğu da tasarım işi! Tatil için, orman içindeki evlerinden çıkıp, karavanlarla kuzeydeki daha çok ormanlık yerlere gidip kamp yapıyorlar. Çocukları doğayla büyüyor. Çevreci yani. Neden medeni? Değil ilköğretim, doktora bitene kadar eğitim tamamen ücretsiz, ayrıca gerekirse devlet burs ve kredi de verir. Özel eğitim yoktur, eğitim devletin sorumluluğundadır. Ülkede ayırımcılık kanunla yasaktır, herkes mutlak eşittir. Sınıflar arası farklar (varsa bile) hissedilmez, günlük hayatta gözlenmez. Zenginle fakir şehrin iyi bir kafesinde yan masalarda aynı kahveyi içer. Bir başka kültüre, millete karşı önyargılı bir cümle söylediklerinde, bunu fark edince özür dilerler. Toplum kurallarına uyma, sıra bekleme, hakkına razı olma gibi güzel sosyal özellikleri var, ama gerekince hak arama derseniz, o ortak özellik. Medeni yani. Neden köylü? Mesleği, statüsü, yaşadığı yer, eğitimi ne olursa olsun, topraktan bağını kesmiyor, patates, çilek, soğan, domates yetiştirmeyi biliyor, ağaçları, ormanı tanıyor, mutlaka fırsat yaratıp ormanın içinde böğürtlen, ahududu toplamaya çıkıyor. Sepet taşımaktan çekinmiyor, sebze meyveyi beklerken rengarenk çiçekleri balkonuna, bahçesine, devlet binalarına ekiyor. Ekmeğin en az işlenmiş kapkara, çavdarlı, kepekli olanını yiyor, yapıyor. Evlerinde ihtiyaç olandan fazlasını biriktirmiyor ve işlevsel olan herşeyi kullanıyor, ya da her şeyi işlevsel hale getiriyor. Yaz gelince şehirde bile olsa ayakkabıları atıyor ve torakta, asfaltta çıplak ayakla dolaşıyor. Köylü yani. Neden sporcu? Herkes acayip acayip sporlar yapıyor, koşuyor, paten yapıyor, hokey oynuyor, futbolu izlemiyor, kadın erkek hepsi oynuyor. Bebeği olup bırakamayan bebek arabasıyla birlikte, ya da köpeği olan köpeğini beline bağlayarak koşuyor, yürüyüş yapıyor. Bisikleti hiç saymıyorum spordan, o günlük ulaşım aracı zaten, herkes bisiklete biniyor. Sporcu yani. Neden sakin? İnsanlar birbirleriyle ve toplum içinde küçük harflerle, bağırmadan konuşuyor. Konuşmadan önce dinliyor. Anneler-babalar çocuklarına bağırmadan dert anlatıyor. Nüfus yoğunluğu da çok az. Az kalabalık ailelerde yaşıyorlar. Hepsine yetecek kadar sosyal alan var, itişmiyorlar. Sakin yani. Neden üretici? Tasarlıyorlar, yazıyorlar, soruyorlar, tartışıyorlar, karşı geliyorlar, çözüm öneriyorlar ve bunları yaparken hep doğadan esinleniyorlar, destek alıyorlar. Bilgiyi değil, bilginin akıllıca kullanımını tasarlıyor. Üretici yani. İyi derecede İngilizce de biliyor. Sokaktaki herhangi bir insan, diğer bir iki diline ek olarak mutlaka İngilizce konuşabiliyor. Devletin, kamunun, belediyenin, okulların, sosyal kurumların vb. yayınladığı her bilginin bir İngilizce nüshasını da bulabiliyorsunuz kolayca. Avrupa birliğinin ortak dilini en iyi kullananlardan birisi Finlandiya sanırım. Bu okuduklarınız bir gezi yazısı değil elbette, betimlemelerim belki benim gördüğüm bir ütopya, belki de gerçeğin ta kendisi. Siz yine de bir zaman, kuzeyi bir dolaşıp kendiniz bu düzeni hissedin derim! Yazar Notu: Bu yazı başka bir yerde yayınlanmaktadır.(Boss&Business Dergisinde Elül Sayısında Yayınlanmıştır) ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |