![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI VE NÜRNBERG MAHKEMESİ
/**/
Yazar: NURAY SOMER BOZBEY | Tarih: 30/09/2012 | Saat: 22:34Anne Frank’ın hatıra defteri Nazi Almanyası ile tanıştığım ilk kitaptı. Sonrasında o acımasız yıllarla ilgili bulduğum bütün kitaplarda, izlediğim tüm filmlerde dünya tarihinin en büyük insanlık suçunu, gerçek yaşam öyküleri ile, öğrenme imkanı buldum. Kobay olarak kullanılan insanlar, trenlere doldurulup vahşice toplama kamplarına gönderilip gaz odalarında öldürülenler, zihinsel özürlü olabilir kanısıyla kısırlaştırılan insanlar, ödül almak için en yakın dostları olan Yahudi komşularının saklandıkları yerleri ihbar eden Almanlar, vesaire… Hitler Almanyasını anlatan filmlerden, “Piyanist, Schindler’in Listesi, Julia, Bir Yahudi Sevdim, Sophie’nin Seçimi, Zafere Kaçış, Hayat Güzeldir” herkes tarafından en bilinen yaşam öyküleridir. Beni en etkileyenin ise, savaş sonrası Nazi Almanyasının yargılandığı “Nurnberg Mahkemesi ” filmi olduğunu söyleyebilirim. Gençlik yıllarımda seyrettiğim bu film, bir gün Silivri’de, duruşma salonunda bir komutanın savunmasını izlerken gözlerimin önüne gelmişti. O gün yargılananların yerine, aynı Nurnberg mahkemesinde olduğu gibi, gerçek suçluların yargılanmasını dilemiştim. Komutan savunmasında, “ Ülkemizde idam cezası kalktı, ama sizler, bizlerin duygularını, sevdiklerimizle yaşam hakkımızı, sevgilerimizi, hayallerimizi idam ettiniz. Ben savunma yapmayacağım, kendi hükmümü kendim şimdiden veriyorum” diyerek elindeki kalemi kırıp kürsüyü terk etmişti. Silivri’ye duruşmaları izlemeye ilk defa gidenler, defalarca tanık olduğum gibi, otobüs virajı dönünce birden karşılarına çıkan, “Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü” tabelasını görünce isyanla söylenirler ve gözleri dolar. Ülkenin aydınlarının, kahraman subaylarının, milletin vekillerinin, bilim adamlarının ve gazetecilerin tutsak olduğu bu yer, Hitler Almanyasını anımsatan gerçek bir toplama kampı gibidir aslında. Nürnberg Mahkemesi, II. Dünya savaşının sonunda, 1945'de, savaşın galipleri olan Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve Sovyet Rusya'nın Nazi savaş suçlularını yargılamak üzere kurduğu “özel” bir mahkemedir. Nürnberg Mahkemesi, aynı zamanda, Almanya üzerinden soykırıma göz yuman ve duyarsız kalan tüm dünyanın yargılanmasıdır. “Burada başkalarına vermeyi esirgedikleri adaleti alacaklar!!” sözü filmin ana temasıdır belki… Filmin alt mesajı, soykırım emrini veren Hitler, Goebbels ve Goring dışında, üst düzey yetkililerden, yargı erkinden olan dört Alman hakimin yargılandıkları mahkeme sürecini anlatmaktadır. İnsanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında yargılanan suçlulardan Hitler’in Adalet Bakanı Ernst Janning önceleri sessiz protestosuyla dikkat çeker. Savunma avukatı Hans Rolfe ise müvekkilini çok etkili bir biçimde savunur, etkili olmak zorundadır, çünkü bu mahkemede yalnızca yüksek yargıçlar değil, duyarsız kalan Alman halkı da yargılanmaktadır. Tanıkların verdikleri ifadeler, hakim Janning'in duyduğu vicdan azabını dışa vurmasını sağlar. İfadesinde devleti ve görevi arasında yaşadığı sıkışmışlığı ve dünyadan aldığı cesareti ibret dolu şu sözlerle ifade eder; "Tüm dünyayı sardık, yanımızda birçok müttefik bulduk. Bize demokratik olarak verilmeyen şeyler şimdi elimizdeydi. Dünya, "Devam edin alın, alın!" dedi" Vahşetin göstermelik devlet sevgisi, aslında kişisel çıkarlar adına nasıl dalga dalga yayıldığını iliklerinize kadar hissedersiniz bu sahnelerde… Senaryonun gidişatında “görünmez sanıklar” olarak, W.Churchill, S.Truman, J. Stalin ve De Gaulle de sanık sandalyesinde yerlerini alırlar. Aslında bu vahşeti görmezden gelen dünya ve toplum yargılanmaktadır. Genelde sadece Nazilerin yargılandığı filmler izledik. Bu film II. Dünya Savaşına bakış açısını da etkiler. Nazi zulmünün yanı sıra savaşta diğer devletlerin, arka sahnede, nasıl işbirliği içinde rol aldıklarını da görebilirsiniz. Yargılanan Nazi Hakimlerinin devlet görevlerini, daha doğrusu aldıkları emir ve talimatları yapmak ile, insanlık dışı bir vahşet arasında sıkışmasına tanık olursunuz. İnsanlığın ve vicdanın nasıl yok olduğunu ibretle izlersiniz. Hitler’in Adalet Bakanı Ernst Janning’in Nurmberg Mahkemesindeki tarihi itirafı şöyledir; “Neredeydik? Hitler Reichstag'ta öfkesini kusmaya başladığında neredeydik? Ya, gecenin bir yarısında, komşularımız Dachau'ya sürüklenirken neredeydik? Almanya'nın her yerindeki istasyonlarda, çocuklar vagonlara bindirilip yok edilmeye götürülürken neredeydik? Geceleri çocuklar bize bağırırken neredeydik ? Sağır mıydık? Dilsiz miydik? Kör müydük? Sayın Hakim, itiraz ediyorum… Avukatım milyonlarca insanın yok edildiğinin farkında olmadığımızı söyledi. Bir bakımdan haklı olabilir... ... biz sadece yüzlerce kişinin katledildiğini biliyorduk. Bu suçumuzu azaltır mı? Belki detayları bilmiyorduk. Ama eğer bilmiyorsak, bu bilmeyi istemediğimiz içindi.” İngiliz devlet adamı ve filozof EDMUND BURKE "Şeytanın başarılı olması için gerekli olan tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır." demiş... Acaba “iyi insanların” mutlaka çoğunlukta olduğuna inandığımız Hitler Almanyasında toplum, seçimle iktidara gelen Hitler’in çıkardığı kanunlara ve adım adım gidilen Nazi diktatörlüğüne ve muhaliflerine uyguladığı hukuk ve insanlık dışı baskılarına “bir şeyler” yapabilse idi, Hitler bu derece zalim bir dikta rejimi kurabilir mi idi? Alman demokrasisini, halkın gözü önünde, Nazi diktatörlüğüne çevirirken aldığı alkışlar Hitler’i en sonunda" kan dökmeye doymaz" bir canavar haline getirmiştir. Demokratik bir rejim içinde iken, tüm yetkiler tek tek Hitler’in elinde toplanırken, Alman halkı maalesef sadece seyretmiş, üstelik her geçen gün Hitler’in egosunun şişmesine sebep olmuştur. 21. Yüzyılda, günümüzde, örneğin, hem Türk hem de uluslar arası yargı kurallarına tamamen aykırı olarak, Silivri Cezaevi Kampüsü içerisinde kurulan “Özel Yetkili Mahkeme” Türk toplumundan gizli olarak mı kurulmuştur? İktidara muhalif olan akademisyen, yazar, çizer, gazeteci, basın mensubu, bilim adamı ve her meslekten “muhalif" toplumun önünde, önce medyada mahkum ilan edilip sonra infaz edilirken toplum neredeydi? Savunmasız yargılamalar ve “hukuken kabul edilmeyen” delillerle, sanıklar aleyhine verilen en ağır kararlar gizli gizli mi verilmektedir? Terörü bitiren Türk ordusunun kahraman mensupları Türk toplumundan gizli olarak mı infaz edilmektedir? Herhalde tarih Nürnberg Mahkemesi gibi, Silivri Özel Yetkili Mahkemeleri'ni de en hassas adalet terazisinde tartacak ve şaşmaz kararı yine tarih verecektir. ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |