![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
DUYARLI YURTTAŞ ATATÜRK HAVAALANI VE TAV
/**/
Yazar: MEHMET ALİ SULUTAŞ | Tarih: 28/03/2011 | Saat: 22:50Her ne kadar kimileri “Havalimanı” dese de o HAVAALANI-dır. Ve İstanbul Atatürk Havaalanı işleticisi TAV işini biliyor. Elbette, THY neden önce adını İngilizce olarak yazar ve Türkçesini ikinci olarak yazar, bunu izleyecek ve sorgulayacak konumda değildir. TAV’ın öyle bir yükümlülüğü ve sorumluluğu (yasa gereği veya bir havaalanı işleticisi olarak) var mı yoksa?..
Öncelikle, bilmeyenler için, TAV ne anlama geliyor onu belirtmeliyim. Bu ad, yanılmıyorsam, Tepe+Tefken+V… şirketlerinden bir tarihte oluşan birlikteliğin baş harfleri. Bu üçlüden V… (yabancı bir şirket galiba) birlikten ayrılmış ama TAV adı devam etmektedir. Allah uzun ömürler versin. Yine bir yurtdışı seyahatim için Atatürk Havaalanı’ndayım 26 Mart 2011 Cumartesi akşamı ve gecesi. Yeni tanıştığım insanlar oldu, eski tanıdıklarımla karşılaşmam da…
Ama anmam ve TAV’a bir kez daha teşekkür etmem gerek, Alanın iç ve dış temizliğiyle, helaların çağdaş görünümüyle ve daha da önemlisi, o sürekli açık alan sergisiyle… Evet, bir Tepe-Akfen-TAV Havaalanı işbirliğinde sergilenen onlarca, “Hatunlar ve Kaftanlar” çizim ve resimleri pek aklımıza gelmeyen bir kültür-sanat yanımız. Yırtmaçlı, tokalı, köstekli, sırmalı, oyalı boyalı… Bir de söylem oluşturmuşlar, “Yaşa, Gülümse ve Uç – Live, Smile and Fly” diye. Zaman ayırabileceklerin, Dış Hatlar Gidiş Salonu orta alanında beğeniye sunulan sergiyi, gelip izlesinler. Sanıyorum, sergiyi izlemek için mutlaka yolcu olmaya gerek yoktur. Serginin hangi tarihe kadar açık kalacağı bağlamında bir bilgim yok. Hemen belirtmeliyim ki, serginin en güzeli de, bence, “Kahveci Güzeli”, öyle değil mi?..
Bu Uluslararası Havaalanımızın bir gün ödül almasını da görmek isteyenlerdenim. Zaman zaman eleştiri ve önerilerimi yaptığım TAV’a yine eleştirim ve önerilerim var:
1) Yıllardır yurtdışına gider gelirim, Dış Hatlar Gidiş Salonu’ndaki K-B ve K-D bölmelerinde geçen yıl keşfettiğim rahat koltukların varlığını öğreninceye kadar Salon’un diğer bölmelerindeki metal oturma birimlerinin İç Hatlar Salonu’ndaki rahat koltukları aratmakta olduğu yönünde eleştiriler yapmıştım. Yine de bu metal koltuklar yakışmıyor böyle göz kamaştırması gereken bir havaalanımıza. Onlar, hem yolcular için rahat olmuyor, hem dizinin bir ucuna oturan kişi, öteki uçta oturan ya da uyuklayan kişiyi irkiltiyor.
2) Sözünü ettiğim Salonda, yolcuların elektrikli aygıtlarını takıp çalıştırabilecekleri ya da doldurabilecekleri priz denilen akım sunan çıkış yeri yok denecek kadar az. Yabancı alanlarda orta bölmelerdeki oturma birimlerinin hemen yanında bile varken ne yazık ki, Atatürk Havaalanı salonlarında ya yoktur, ya tek tük olanlar da ya söküktür, ya oturma birimlerinden çok uzaktadır. İşletici ve yönetici kadronun bu aksaklıkları göremediklerini sanmıyorum, ama çağımızda hemen her yolcu yanında bir dizüstü bilgisayar veya cep telefonu veya başka bir aygıt taşımaktadır…
3) Alanda ne yazık ki, a) bir “internet cafe/kafe” denilen internet evi olmadığı gibi, b) çoğu yabancı alanlarda bedava sunulan kablosuz internet hizmeti sunulmamaktadır. Fazla bir maliyeti gerektirdiğini sanmadığım bu hizmet sağlanmalı diye düşünüyorum, işin ticaretini yapmak isteyenlere teslim olmadan. Gerisi canınızın sağlığı deyip, sevgi ve saygı sunayım giderayak…
Soroslu değil Toroslu Mehmet Ali Sulutaş Seyahat hizmetlerine de duyarlı yurttaş / 26.3.11
![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |