![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Site İçi Arama |
KADINLARIMIZA AÇIK MEKTUP
/**/
Yazar: NURAY SOMER BOZBEY | Tarih: 10/02/2011 | Saat: 23:25“Emekliliğimi Mersin’in deniz kıyısında bir köyünde, doğanın tüm güzellikleri ile birlikte yaşıyorum. Günün en erken saatlerinde, güneşin deniz üzerinden ünlü bir ressamın tablosu gibi kıpkızıl doğuşunu sabah kahvemi yudumlarken izlerken, bana yeni bir günü sağlıkla karşılama şansı veren Tanrı’ma şükrediyorum, penceremi açınca kuşların çığlık çığlığa adeta “günaydın” diyen şarkıları içimi ısıtıyor. Kumsalda denizin yosun kokusunu doyasıya içime çekerek yaptığım yürüyüşlerde, köyümüzün sağlık ocağı doktorunun önerisiyle, yürüyüşe çıkmış olan, çoğu perşembe günleri kurulan pazardan sıkı arkadaş olduğum, köy sakini kadınlarımızla selamlaşmak ayrı bir mutluluk benim için. Onların özgürce uçuşan yazmaları, içi hava ile dolan şalvarları ve ucuz plastik makosenleri ile adeta bir atletizm yarışçısı gibi hızlı, tempolu yürüyüşleri beni mutlulukla gülümsetiyor. Dönüş yolunda köyümüzün bakkalı son uğrak yerim.. Paslanmış, eskimiş tel raflarda sıralanmış günlük gazeteler arasından, kendi gazetelerimi seçerken, diğer gazetelerdeki birbiriyle çelişen manşet haberleri çelik bir pençe gibi beni ülkemin güncel kargaşasının içine alıyor. İsyanım boğazımda düğümleniyor, “Kadınlarımıza” yazdığım aşağıdaki açık mektup sanırım bu isyanın sonucu oluşan bir feryat…. KADINLARIMIZA AÇIK MEKTUP Sizlere bu mektubumda ne yazık ki umut dolu güzel geleceklerden söz ederek değil, karamsarlık rüzgarlarının estiği, Al bayrak ile Yeşil bayrağın birbirine karıştığı, yobazlığın kol gezdiği bir ortamda seslenmek zorunda olmanın üzüntüsü içindeyim. Yüzyıllardır dünyaya fedakarlığı ile, her devirde çağdaşlığıyla, olgunluk ve çalışkanlığı ile örnek olan Türk Kadınları’nın, bu gün bazı yanlış yönlendirmeler, siyasi oyunlar veya tahrikler ile çağdaş medeniyetin gerisine götürülemeyeceğini önce bütün Türkiye’ye ve tüm dünyaya açıkça göstermek zorundayız. Aksi halde tüm haklarımız elimizden alınacak ve belki de meydanlara veya salonlara erkek vasiler ile gelmek zorunda kalacağız. 21. Yüzyılı yaşadığımız bu günlerde yurdumuzda hala yobazlık rüzgarlarının yelkenleri doldurarak esmesi, önce biz kadınları harekete geçirmelidir. Çünkü çağdaş kadın olmaktan, ikinci sınıf insan olmaya, erkeklerin vesayetine muhtaç zayıf iradeli fertler olmaya itilmek, geri, hem de çok geri sıralara sürülmek tehlikesi ile karşı karşıyayız. Sevgili genç arkadaşlarım, bugün sizlere özellikle Atatürk dönemindeki kazanılmış yasal haklarımızdan, seçme ve seçilme, çalışma ve meslek haklarımızdan mahrum bırakacak çabalardan ve baskılardan söz etmek zorunda olmamdan dolayı utanıyorum. Ancak bu utanç bizlere çağdaşlığın kapısını kapattırmayacak direnç ve gücü veren utançtır. Çağdaşlık ve medeniyet kapısını ne Türk Kadını’na, ne de başka milletlerin kadınlarına kapattırmayacağımıza inanıyorum. Biz, kurtuluş savaşının cephedeki, tarladaki, evdeki, fabrikadaki, hastanedeki, adliyedeki, okuldaki, askerdeki, polisteki, meclisteki kadınlarıyız. Biz, Atatürk’ün çağdaş Türk kadınlarıyız. Önce insan, sonra Türk ve Müslüman çağdaş kadınlarıyız. Bizi çağ dışına itecek elleri eğecek, ve gerekirse kıracak tarihsel gücümüz vardır. Kimsenin vesayetine ihtiyacımız yoktur. Çağdaş bir din anlayışına sahip olan bizlerle Tanrı’nın arasına girerek, Ruhban sınıfı gibi, bize dini düzenler, şeriat düzenleri ve yasakları kabul ettirmek isteyenler tarihte görüldüğü gibi daima hüsrana uğrayacaklardır. Onun için güzel yurdumuzda çağdaş bir din anlayışı ile, hakiki mürşit ilimin önderliğinde birlik, beraberlik ve uyum içinde yaşamanın yolunu bulmalıyız. Herhalde çok zor olmasa gerek… İmza Emekli bir Cumhuriyet Öğretmeni ![]() |
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |