Milli İçikimiz?!.
Sayın
Başbakan’ın bazı söylemlerini yıllardır anlamakta zorluk çekerim. Bir
takım yaklaşımlarını önceleri öğüt olarak algılardım. Sonraları ise
gerçeği keşfettim ki, Zat-ı Devletlileri öğüt vermiyor, dayatma sergiliyor!
İnsanoğlunun
kendi yaşam felsefesine bağlılığını anlayabilirim. Ama kendisinin her
davranışını örnek model olarak sunmasını bir vatandaş olarak anlayabilmem ve
kabullenmem olası değildir. Kaldı ki, bu davranış kalıbına psikologlar “narsizim”diyorlar.
Sayın Tayyip
Erdoğan, son gezisi sırasında konu içki konusuna nasıl geldi ise yeni bir
özdeyiş ile tamamlamış söylemini; “Bizim milli içkimiz rakı değil,
ayrandır!” buyurmuş.
Bu kanaatine
katılmak olası değildir, Sayın Başbakan’ın.
Belki bazı
AKP milletvekilleri ve özellikle kendisi tarafından seçilmiş akil insanlar bu
kanaati paylaşır ve “Çok doğru buyurdunuz Beyefendi!” diyebilirler.
Ülkem
insanın çok büyük çoğunluğu böyle düşünmezler. Kendileri rakı içseler
veya ağızlarına bile koymamış olsalar da, bilirler ki bizim milli içkimiz
rakı’dır.
Gerçi Orta
Asya yıllarından gelen ulusal bir içkimiz daha vardır; kımız.
Ancak parti
grubuna yaptığı bir konuşmasında, Hz. Peygamberimizin Veda Hutbesi’ne
öykünerek; “Millet kavramı ayaklarımın altındadır!” diyebilen Sayın
Erdoğan, millet ve ulus kavramları ile arası iyi olmadığından tabii ki, “Bizim
milli içkimiz kımızdır!” diyemezdi!
Gerçi bizim
ulusumuz adına da kımız, artık anısal bir içecek olarak kalmıştır. Ama
başkaları da yok değildir!
Örneğin;
Atatürk Orman Çiftliği bünyesinde kurulmuş olan cumhuriyet döneminin ünlü
imalathanesi olan Tekel’e ait Bira Fabrikası unutulmamalıdır. Birayı bazı
tarihçilere göre kökenleri Orta Asya Türk boylarına dayanan Sümerler icat
etmişlerdir. Sonradan tüm dünyaya yayılmış ve namı böylece yürüdüğünden
bizim içkimiz olabilmek şansını yitirmiştir.
Ama rakı
yani arak öyle mi?
İlk olarak
Irak denilen diyardan geldiğini söyleseler de, en kalitelisinin Lübnan
bağlarından üretildiğini savlayanlar varsa da, rakı bizimdir.
Rakı bizim
milli içkimizdir!
Yazının
burasına gelince kendime ilişkin bir saptamayı da yapmak yararlı
olabilir. Yazarınız AK-ŞAKA, diğer alkollü içkilere de yabancı olmamakla
birlikte, yaşamı boyunca milli içkimize sadık kalmış bir insandır. Yaşı
gereği, artık şişe devirmek hasletini yitirmiş ise de akşamdan akşama milli
içkimiz ile kişisel dostluğuna devam eder.
Bu
itirafının içtenliğine karşın, kendi kişisel inancı nedeni ile alkollü içki
kullanmayanlara fevkalade saygılıdır. Hekim geçmişi olduğu için sağlık
mazereti nedeni ile içki kullanmayanları da alkışlamaktan geri durmaz.
Ancak
alkollü içki kullanmayanların, kendisine alkollü içki içmemesi konusunda
olabilecek dayatmalarına tepkilidir. Özellikle bu dayatmanın ülke
yöneticilerinden ve hükümetten gelmesini ise asla içine sindiremez ve
kabullenemez.
Bunu
Tanrısal bir emir olarak kendisine dayatanlara da yanıtı vardır ve bu sorunun,
kendisi ile iman ettiği Allah arasında çözümlenecek bir konu olduğuna da
inanmaktadır. Hesabı varsa, bunu ülke yöneticilerine değil, Mahşer Günü
Divan-ı Kübra’da vermeğe amadedir!
Bu nedenle
bendeniz, Sayın Başbakan’ın son söylemi olan “Bizim milli içkimiz ayrandır,
rakı değildi!” yaklaşımına katılmadığımı arz ediyorum.
Eski
İçişleri Bakanımız tarafından organik ve bitkisel kökenli olduğu ifade edilen
ve hatta sağlık adına zararı olmadığı söylenen bir nesne var ya, son yıllar da
hepimizin aşina olduğu, işte Sayın Başbakan; “Bizim milli içkimiz biber
gazıdır!” dese idi, sanırım daha doğru ve güncel bir yaklaşım olabilirdi.
Biber gazı,
kendi evlatlarımız olan güvenlik güçlerimizin artık kontrolü güçleşen ellerinde;
yaşlı genç, kadın erkek, çocuk büyük denmeden ve bazen insafsızca kullanılarak
bizleri sonunda tiryakisi yaptı!
O halde, son
kararımı bildiriyorum; “Bizim milli içkimiz rakı, bulunmadığı ortamlarda da
biber gazıdır!”
Erdal Akalın
|