Yatakta Grev ve Absürdistan |
MEHMET ALİ SULUTAŞ |
02/08/2010
|
Sayın Erkemen, değerli öbekdeşim,
İşte bir (mail değil) ileti de benden. İşlediğiniz konuya ilişkin değil de yazınızın düzgün Türkçeye aykırı düşen yanları olduğundan yazıyorum, sadece bilinçli ve Türkçeye duyarlı bir okuyucu olarak. Bağışlayın, Türkçe dilini öğretiyor da olabilirsiniz. İşte o zaman işimiz daha da kötü; hiç iyi bir örnek değilsiniz diyeceğim. Eğer alıngansanız, hemen burada bırakalım. Hoşgörülü iseniz koşuya devam edelim.
Yazım kurallarına değinmeyeceğim, ama sarı boya ile işaretlediğim sözcüklerin yazılımı ve/ya anlamı bakımından bir kez daha gözden geçirmenizi, olmazsa Mustafa’ya bir kez daha okutmanızı önereceğim. Olmazsa bir de Durdu’ya okutun derim ve yazınız Türkçe bakımından da örnek olsun isterim.
Öğrencilerime önerdiğim gibi, size de önereceğim, lütfen bir yazım kılavuzu bulundurun yanınızda ve uygulayın. Batı’dan veya Doğu’dan gelmiş olsun, yabancı kelimelerin/sözcüklerin Türkçe karşılıkları olduğunu da gösteren bir kılavuz edinin. Okuyucuya iyi örnek olmak biz yazanların sorumluluğu ve yükümlülüğü olmalıdır. Bu beklentim öbek yöneticileri için de geçerlidir. Yazılar, yanlış yazılımlarıyla yayınlanmamalıdır. Madem eğitimciyiz, madem örnek olmak için yazıyoruz ve yaşıyoruz…
|
Referandumda oyum ne olacak? |
Turhan Ünlüdoğan |
31/07/2010
|
bu arkadaş 8 yaşında olduğundan olayı tam anlamamış.30 yaşında o olayları ve günleri yaşayanlarla konuşsun
|
Referandumda oyum ne olacak? |
KEREM BOZBEY |
29/07/2010
|
Her ne hikmetse sizin bu yazınızı okuma ve yanlış hayat felsefenizin yine yanlış bir karara meyilli olduğunu üzelerek gördüm. Öncelikle bir Adanalı ve çağdaş, modern, ileri görüşlü bir Türk genci olarak Adana Fikir Platformunun bu kadar da fikirsiz ve ileri görüşsüz olduğunu görmekten dolayı üzüntümü dile getirmek isterim. Unutmayınız ki, kaybettiğiniz zaman elinizdekilerin değerini anlıyorsunuz. Bir soru: Menünün hepsine baktınız mı? Yoksa ezbere ben hamburger yiyeceğim mi diyorsunuz?!
|
Yeter Artık! Hayır! |
SÜLEYMAN BOZDEMİR |
29/07/2010
|
Yazarın görüşlerine katılıyorum ama halkımızın bu gerçekleri görmesini nasıl sağlamalıyız?Asıl sorun bunları halka anlatmanın ve onları kazanmanın bir yolunu bulmaktır.
|
Referandumda oyum ne olacak? |
MUSTAFA ÇİNKILIÇ |
29/07/2010
|
Mehmet bey, keşke senin dediğin ve algıladığın gibi olsa ve 12 Eylül zihniyetinden hesap sorulsa. geçici 15. maddenin oylaması sırasında CHP nin zaman aşımını ortadan kaldıran önergesi Ak parti oyları ile reddedildi. Niye geçici 15. maddenin kaldırılmasına zaman aşımını kesen fıkra eklenmedi? düşünmeni iserim. 12 Aylül Anayasasının zihniyeti tek kişinin (Cumhurbaşkanı Kenan Evrenin )belirleyiciliğinden bir sistem kurmaktı. Yani tek adam zihniyeti. Bu değişikliklerdede aynı tek adam zihniyeti devam ediyor, gerisi işincilası -kandırmacası lütfen birde bu gözle bak. kolay gelsin
|
Referandumda oyum ne olacak? |
NURAY SOMER BOZBEY |
29/07/2010
|
Genç mağdur vatandaş,
8 yaşında iken yaşadığın mağduriyet bizlerin olgun yaşlarda yaşadığımız mağduriyetin yanında hiç kalır. Dünyanın neresinde olursa olsun askeri veya sivil dikta geldiği zaman bazı mağduriyetlerin yaşanması normaldir. Yakın tarihimizi daha derinlemesine okumanı tavsiye ederim. Türkiye’de askeri darbeler ve yönetimler maalesef olmuştur, ama hep geçici olmuştur. Senin (EVET) oyu vereceğin anayasa değişikliği kabul edilirse sivil diktatörlük başımızdan gitmemesine devamlılık arzedecektir. Bunu bile görememek toplumsal bir gaflet olur. Çünki öyle dönemleri ben eşimle beraber faşist bir sivil dikta yönetiminde Türkmenistan’da bizzat yaşadım.
Kanunların kağıt üzerinde kaldığı, masum insanların siyasilerin emirleri ile hapishanelere doldurulduğu, tüm telefonların dinlendiği, internetin yasak olduğu, basın ve televizyonun tamamen devlet yanlısı yayın yaptığı, hakim ve savcıların siyasilerin emrinde olduğu, insan hakları ve basın özgürlüğünün bulunmadığı, halkın açlık ve yoksulluk içinde yaşadığı, yılda bir kez devlet tarafından dağıtılacak bir çuval unu beklediği, kadınların işsizlikten fuhuşa yöneldiği, halkın korkudan sesini bile çıkaramadığı, gizli muhbirlik ve tanıklık sebebiyle babanın, oğluna, kardeşin kardeşe güvenip iktidara muhalif olarak iki cümle konuşamadığı bir ortamı yaşadım.
Bunun ne demek olduğunu bilirmisiniz?????
Güzel vatanımda sivil dikta istemiyorum, göstermelik değil gerçek demokrasi istiyorum….
Bunun için de sivil diktaya HAYIR diyorum….
|
Referandumda oyum ne olacak? |
TEMEL ÇÜRÜK |
28/07/2010
|
Bu günden bakınca ogün o olayların içinde olan insanların çoğu yaptıkları işlerin yanlış olduğunu,kardeşi kardeşe düşman edip kırdırma olduğunu zaten söylüyorlar.O kötü günlerde herkes rolünü bilerek veya bilmeyerek oynadı ve perde kapandı,o tarihlerde bu oyunun finali çok alkış aldı.Günümüzde politikacılar o günlerle ilgili insanların acılarını depreştirerek kendince kısır döngü patinaj hesaplarıyla yine insanlara cambaza bak diyorlar.şimdide aynı 80 ihtilali öncesi gibi kardeş kardeşe kıyıyor,ülke dahili ve harici hainlerce bölünme tehlikesiyle karşı karşıya, kimse kılını kıpırdatmıyor.Demokratikleşme bu referanduma ve bu memleket için canını ortaya koyup ailelerini tehlikeye atan insanları tasviye etmeye endeksleniyor.Seçim kanunu demokratik mi?dokunulmazlık demokratikmi?siyasi parti kanunu demokratikmi? bu referanduma evet veya hayır denince mi demokrasi gelecek.
|
Silifke'de Poyraz |
FİGEN DORAN |
28/07/2010
|
Nuray hanım,
Övgü dolu sözleriniz içn teşekkür ediyorum. Bir gün karşılaşmayı dileyerek selamlarımı gönderiyorum. Dr. Figen Doran
|
KAPALI SİTELERDEKİ KAPALI YAŞAMLAR |
ÇİĞDEM SEZER |
28/07/2010
|
Kaya Bey, değerli yorumunuz ve katkılarınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla, Çiğdem SEZER
Saygılarımla
|
Bebek Mamaların da Sadece Kurşun mu Var? |
FİGEN DORAN |
28/07/2010
|
Sayın Çapar Kanat,
Yazınız için teşekkürler. Bebek mamaları konusu şüphesiz çok çok önemli. Lütfen bunu her yerde işleyin, yazın. Bir doktor olarak bu konuyu ele aldığınız için çok mutlu olduğumu söylemek istiyorum. Sabırsızlıkla sdiğer gıda maddeleri konusunu da yazmanızı bekliyorum. Mesela kutu sütlerinde ne varmış? Hazır yoğurtlarda ,tereyağlarında,peynirlerde...Selamlar. Prof. Dr. Figen Doran
|
YAZLIK VE YAYLA MAHKUMU GENÇLER |
MUSTAFA CEYHUN |
28/07/2010
|
Hocamın düşüncelerine katılıyorum. Bizler çalışarak üretmedikçe yok oluruz. Bu gençlerimizi yıllardır tembelliğe iten şartları ortadan kaldırmak için çok güzel proje olduğuna inanıyorum.
|
YAZLIK VE YAYLA MAHKUMU GENÇLER |
MAHBUBE RANYA ERDOĞAN |
26/07/2010
|
yazınızı okurken inanılmaz keyif aldım ve mutlu oldum.Bende gümüşhaneli ve üniverste öğrencisi olarak bizim geleceğimiz bu denli olumlu etkileyecek ve sağlam temeli olan projeler etkinleştirildiği için gurur duydum.Böyle bir yazıyı dayımın yazmış olmasıda ayrı bir onur tabiki.Gercekten gençliğimizin benim kaanatimce 'sorunlarını' çok iyi gözlemlemişsiniz.Dediğiniz gibi beyin göçü nedeniyle aslımızdan topraklarımız ve ananelerimizden kopmak üzereyiz.Biz gençlerin bu tür etkinliklerle farklı sehirlerden iklimlerden bir araya gelmeleri sosyal gelişimleri açısından eminim çok yararlı olacaktır.Ayrıca hemşehrim olan bir beyefendinin bizi düşünerek böyle projelerde bulunmasıda, sağlam bir gelecek için beni çok ümitlendirdi.Böyle aydın insanların ışığıyla yolumuza devam etmek hedef ve hayallerimize ulaşmak inanılmaz bir duygu olacaktır.Emeğinize sağlık. buradan Tebriklerimi bildirir çok teşekkür ederim..
|
Bebek Mamaların da Sadece Kurşun mu Var? |
ÇAPAR KANAT |
26/07/2010
|
Temel bey yorumunuz içi ve iltifatınız için teşekkür ederim. Bu siteyi bana siz tanıttınız. Azıcık Ucundan Adana' lı olmamız sebebiyle Adana' lılarımızın buluştuğu sitede de okunmak güzel bir şey olacak.
Saygılarımızla
Çapar Kanat-Çiğ Süt Üreticisi
|
Bebek Mamaların da Sadece Kurşun mu Var? |
TEMEL ÇÜRÜK |
26/07/2010
|
Saygıdeğer Çapar Kanat abimiz yazın sitede hayırlı olsun.Herzamanki gibi güncel konulara deyiniyorsun,tebrikler ve başarılar.
|
KAPALI SİTELERDEKİ KAPALI YAŞAMLAR |
KAYA ARIKOĞLU |
26/07/2010
|
Tebrik ederim. Hepimizin düşünmesi gereken bir konuyu ele almışsınız.
Bence, "Kapalı Siteler" de yaşamanın tercih edilmesi çok kaygı verici bir gelişme.
-Toplum içinde barışın ve güvencenin yok olması sosyal bölünme yaratabilir.
-Üst gelir gurupları diğer guruplara karşı korunmuş olarak toplumsal problemlere duygusuz kalabilirler.
Bu tip konut yaşamlarının çoğalması "Kentlerin Ölümü"nün başlangıcıdır. Topluma "Açık Kentler" demokratik paylaşımın fiziksel yapısını temsil eder. "Kapalı Siteler" tam tersi "toplumsal tecritin kaleleri"ni temsil ederler.
Bu gelişimin önlenmesi için kent merkezlerinin daha yaşanır ve emniyetli olmaları gerekir...Bunun içinde kent merkezine ciddi yatırımların planlanması gerekir.
Saygılarımla, Kaya Arıkoğlu
|
Proje Müdürü ve Fırıncı |
FATOS SAHIN |
26/07/2010
|
Sayın Efsun Erkemen yazınızı esefle okudum. Büyük dedem, Dedem, Dayım ve şu anda Dayımın çocukları olarak geçmişten bugüne fırıncılık mesleğini yapmaktadır. Fırıncıların kendilerine özgü damak tadları ve yemek menüleri vardır, bütün gün yüzlerce lahmacun ve etli yemek pişirdiklerinden o yemeği bazen görmek bile istemezler. Endişelerinizi gidermek adına söylüyorum gönül rahatlığıyla yemeklerinizi herhangi bir fırına gönderebilirsiniz kimsenin içinden çalmayacağına neredeyse garanti verebilirim.
|
ÇUKUROVALILAR DERNEĞİ (Ankara) |
ÇAPAR KANAT |
24/07/2010
|
Derneği tanıtımınız için teşekkür ederim. Çukurova' da oturanlar hiç olmaz ise Ankara' da bir derneklerinin olduğunu öğrenmiş oldular
|
CESARETİN BİTTİĞİ YERDE ESARET BAŞLAR |
ÇAPAR KANAT |
24/07/2010
|
Kazanılması mümkün olmayan mücadelelere girişmek büyük cesaret ister. İşte büyük mücadelelerde cesaret gösterip ileri atılanlara kahraman denilir, sonuçta sağ kalanlara gazi denilir, canlarını verenlere şehit. Düşman tarafına yakalananlar esir veya tutsak,tutuklu. Tutsaklar bir de hürriyet bedeli ödemiş olurlar.
Gazilik ve şehitlik de aynı ölüm riskini alırlar. Bu mücadelenin tesadüfen yanında yer almış olanlar ,karşılaştıkları zaferden kendilere en çok pay ayrılmasını isteyenlerdir.
|
ÇETİN ALTAN’A AÇIK MEKTUP!… |
SUNA GERMEN |
19/07/2010
|
ben sizden dahada derin şaşkınlığı,adını bile anmak istemediğim bu kişiyle bir zamanlar 80 yıllarda IST.ispanyol konsolosluğunda verilen davette büyük bir heycanla yanına oturduğumda kendileri özalı arşıalaya çıkartıp Atamızın İzmir mahkemesinden sonra astıklarının sayısını anlattı (hem valla hem billa) kendisine neden yazmadınız diye sorunca da ' yazayım da yok mu etsinler dediğinde ' fena mı olur kahraman olurdunuz (!) dedimdi.Sola gittim bir kob olkmadı sağa bir kob olmadı, şimdi bu yolda gidiyorum deyince 70 e gelenin aşk araması demek böylesi boza biliyormuş bir insanı yazıklar olmuş biz 68 kuşağına Vallahide Billahi demişidim.
|
Silifke'de Poyraz |
NURAY SOMER BOZBEY |
17/07/2010
|
1969 senesine kadar Silifke’yi tahta kaşıklarla oynanan hareketli folkloru ile tanıyordum sadece…
Yeni mezun bir öğretmen olarak görev yerimi belirleyen kurada Silifke’yi çekince rahmetli genel müdürümüz Müjgan Dericioğlu ‘benim memleketime gidiyorsun, çok seveceğine eminim’ demişti.
Ev bulana kadar ailemle İmren Palas’ta kalmıştık. Otelin veya eski kervansarayın güzel yüzlü, aydın bir Cumhuriyet kadını olan sahibesini çok sevmiştim.
Babam o yılların küçük kasabasında herkesle dost olmuş, kaymakamın da askerliğini yanında yaptığını öğrenince, ‘hocahanımın komutanı da sensin bundan sonra’ diyerek gönül rahatlığı ile beni Silifke’lilere teslim etmişti.
Öğretmenlere saygı duyulan yıllardı. Meslek hayatımın ilk yılında Silifke’de olmaktan çok mutluydum. Kız Enstitüsü o yıllar tepedeydi. Hergün başka bir heyecanla o yokuşu tırmanırdım. Okul çok eski bir binaydı. Sınıfımızın boya ve badanasını, tamiratını şimdi bir kısmı öğretmen olan sevgili öğrencilerimle yapmıştık.
Silifke’nin poyrazı ile ilk kez o tepedeki okulumuzda tanıştım. O zamanlar ev hanımlarına yönelik bir gazete çıkarmaya hazırlanıyorduk. Poyrazın beni adeta arkamdan hızla iterek okula tıktığı o gün gazetemizin adını da koymuştum zihnimde…Poyrazın getirdikleri…..
Bu gün tesadüfen okuduğum yazınız beni o günlere götürdü. Poyrazı öyle güzel anlatmışsınız ki; biran eteklerimin havalandığını, gözlerime kum tanelerinin dolduğunu, arkamdan hızla itildiğimi hissettim sanki.
Kaleminize, yüreğinize sağlık….
Sevgiyle ve sağlıkla kalın..
Nuray Somer Bozbey
( bir Silifke gelini )
|
ADANA'DA MEŞALE OLMAYA NAMZET BİR PLATFORM |
MEHMET ALİ BALTA |
15/07/2010
|
VATAN,MİLLET VE BAYRAK SEVGİSİNİN YOK EDİLDİĞİ,BİLGİ VE İLİMİN TARİKATLAR VASITASIYLA AYAKLAR ALTINA ALINMA PLANLARININ HIZLANDIRILDIĞI GÜNÜMÜZDE,BÖLGEMEMİZDE DEĞERLİ VATANSEVER İNSANLAR TARAFINDAN ULUSAL BİR TOPLUMSAL FAALİYETİN ORGANİZE EDİLMESİ TÜM BÖLGE HALKI TARAFINDAN CANI GÖNÜLDEN DESTEKLENMELİDİR
|
ÜCRETLİ OTOPARK UYGULAMASINA KARŞI AVUKAT ARANIYOR |
MUSTAFA ÇİNKILIÇ |
15/07/2010
|
sevgili koral bey
konu ilginç. bildiğim kadarı ile; aparmanların otoparkı yoksa, projede yeterli otopark alanı ayrımamışlarsa, belediyeye otopark parası ödemek durumunda ve belediye bu otopark paraları ile otopark yapmak zorunda, hatta belediyeye otopark için ödenen paraları otopark yapımından başka bir alanda kullanılması da yasaktı. son yasal düzenlemelere ve değişikliklere bir bakarım. Ne yapılabilir bir değerlendirelim.
|
İSRAİL VE TÜRK HÜKÜMETİNİN TUTUMU |
F. SAYGIN |
13/07/2010
|
Bizim güzel insanlarımız işte sadece böyle hem kendimizi hem bizim dışımızdakileri eleştirir sonra da unuturuz geçer. Türkiye iç ve dış sorunlarını halletmesi için sorumluluklarını bilen, aklını kullanan, yetinmeyi bilen, çalışma ahlakı olan, insana insan olarak olarak yaklaşan, her türlü eğitim donanımını sağlamış, kültüre doymayan nesiller yetiştirmeyi amaç edinip gerçekleştirmeye baksın, işte o zaman çözüm olacak durumlar devreye girer. Sonra yapılacaklara ilk bakıyoruz, şehit verip bir anakuzusunun evine ateş düşüyor anca iki bayrak asılıp vatan millet sakarya deniyor, sonrası malum "Amaaann Allah büyük" diyen halk... Hadi bunlar varsayımlar, peki bu gemi olayına gösterilen tepkinin aynısı bir şehide neden verilmiyor? Türkiye'de hangi fabrika bu kadar hızlı basım yapıp bir iki saatin içinde 2 milyon civarı gazze bayrağı ve olayı protesto pankartları basılıyor. Hepsi çok güzel oynanan oyunlar. Adam gelme vururum diyor ve diğer devlet sen git evladım sevap kazan gemide şehit ol diyor. Vee koskoca millet ayakta uyuyor. Neyse söylenecek daha çok söz var ama ne zaman ne de yazmak yeter...
|
AKKUYU NÜKLEER SANTRALI: GEREKLİLİK Mİ,SİYASİ TERCİH Mİ? |
CENGİZ YETİŞ |
11/07/2010
|
Yusuf hocam,
yazınızı neredeyse soluk almadan bir çırpıda okudum.
Maalesef Turkiye Nukleer santral kurma ve nukleer enerji konusunda çok geç bırakılmıştır. Akkuyu santrali ile bunu acilen devreye sokup yenilerini hızla eklemelidir. Yıllar önce Akkuyunun depremselliği ile ilgili Milliyet gazetesinin Düşünenlerin düşüncesi sütununda yazmiştim.
sizden ricam, elinizde mutlaka bilgi olduğuna inanıyorum, Amerika, Kanada, Japonya başta olmak üzere nükleer kullanan avrupa ve diğer ülkeler son 10, 20, 30 yılda, yılda kac nukleer santrali devreye sokabilmişler?
Biz 1 taneyi hala devreye sokamaz iken!
Saygılar.
Hep iyi olunuz.
cyetiş
|
AKKUYU NÜKLEER SANTRALI: GEREKLİLİK Mİ,SİYASİ TERCİH Mİ? |
MEHMET YILDIRIM |
09/07/2010
|
Sayın hocam,
Eline sağlık, çok çok güzel bir yazı. Keşke bu yazınız ulusal medya\'mızda yer alabilse. Ama ne yazık ki medya sansasyonel haber peşinde; gerçeklerin değil.
Batı bizim gibi islam ülkelerinin nükleer teknolojiye sahip olmaması için her yolu deniyorlar. Türkiye\'de de cevreci etiketli örgütlere finansman desteği sağlayarak bu amaçlarına ulaştılar ne yazık ki.
Umarım bu sefer başaramayacaklar.
Saygılarımla
Mehmet Yıldırım
|