YAZI GÖNDERMEK İÇİN ANA SAYFADA "YAZI GÖNDER" BUTONUNU TIKLAMANANIZ YETERLİDİR...    







İNGİLİZ DEVLETİ KİM İÇİN DEVREDE?


Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı konusundaki heveskârlığını açıkça belli ettiği sırada, birileri Abdullah Gül'ün "BM Genel Sekreterliğine getirileceği" söylentisini ortaya attı.

Vadedilen makam ne kadar prestijli olursa olsun, bu "görev dağılımı" belli ki ne Abdullah Gül'ün, ne de kendisini Exeter Üniversitesi'nde yetiştirip şövalye nişanı takmış olan İngiltere'nin hoşuna gitmedi.




İngiliz devletinin Abdullah Gül'e yönelik özel teveccühü bilinir.

Kraliçe II Elizabeth, kendisini 2 yıl önce İstanbul Boğazı'nda demirlettiği İngiliz donanmasına ait HMB İllustrious savaş gemisinde "huzura" çağırmış, Abdullah Gül de "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı" sıfatı ile bu davete anında icabet etmişti. (Gül, Kraliçe'yi Esenboğa Havalanı'nda karşılamak için de telaşlı hazırlıklar yaptı ama "majestelerinin" böyle bir tören istemediğini bildirmesi üzerine karşılamadan vazgeçmek zorunda kaldı..)

İngiliz savaş gemisinin (hem de içinde Kraliçe varken!) İstanbul Boğazı'na demirlemesinin ve ülkenin cumhurbaşkanının huzura çağrılmasının sembolik olarak ne anlama geldiğini İstanbul'un işgalini yaşayan ve tarih okuyan nesiller bilir.

Abdullah Gül, egemen bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bu davetin sembolik değerini önemsemedi ve eşini yanına alarak Kraliçe Elizabeth'in huzuruna çıktı...

"Majestelerinin" mesajı bununla da kalmadı.

İngiltere’ye önemli hizmetler yapmış, "adanmış kişilere" takılan "Knight Grand Cross of the Order of the Bath" nişanını Gül'ün yakasına kendi elleriyle taktı ki bu nişan, üç kraliyet tacı ve "Üzerinde güneş batmayan İmparatorluk" ifadesini hatırlatan güneş sembollerinden oluşmaktadır.

Nişan takma töreninde yapılan konuşmalarda Abdullah Gül, Kraliçe için "Majesteleri", eşi Prens Philip için de "Altesleri" ifadesini kullandı.

Ve boynunda İngiliz devletinin en önemli madalyasıyla konuşma yapan Gül, Atatürk'ten alıntılar yapmaktan da geri durmadı.

Oysa, bu ülkeye bağımsız idealini kazandırmış olan Mustafa Kemal, ne İstanbul Boğazı'na savaş gemisi demirleyip kendisini ayağına çağıran Kraliçe'nin huzuruna çıkar, ne de İngiltere'ye yararlılığı bulunanlara takılan nişanı yakasına iliştirmelerine izin verirdi...

İşte bu İngiliz devleti, bu Abdullah Gül'ü bugünlerde yine onore etmeye çalışmakla meşgûl.

Abdullah Gül, 9 Kasım'da Londra'da, "ülkenin önde gelen düşünce kuruluşu" olarak lanse edilen "Chatham House"un verdiği ödülü alacak.

Diğetr adı da "Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü" olan Chatham House, 2005 yılından bu yana her yıl, uluslararası ilişkilere katkılarından dolayı bir siyasi lidere ya da sivil toplum liderine ödül veriyor. Tabii bu "katkıların" İngiliz devletinin çıkarları ile uyumlu olması gerekiyor.

Ve tabii bu kuruluş, 1926 yılında İngiltere Kraliyetinin imtiyazını almasına ve isminin başına "kraliyet" kelimesini eklemesine rağmen, "hiçbir resmi kuruluşa bağlı olmadığını, sadece ifade özgürlüğü ve araştırmaya önem verdiğini" savunuyor.

Chatham House ödülünün "ilk kez Türkiye'den bir yetkiliye verildiğine" dikkat çekilirken, Gül'ün bu ödüle "Irak'ta farklı grup ve kesimleri bir araya getirmek, Pakistan-Afganistan ilişkileri, Ortadoğu barış süreci, Afrika ile kurulan ilişkiler ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi gibi konulardaki katkı ve çabalarından dolayı" layık görüldüğü ifade ediliyor.

Türk kamuoyunun kafasında Abdullah Gül'ün yukarıda sayılan konulara ne gibi katkılarının olduğuna ilişkin fazla bilgi yok, ama şu var:

2012 yılında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimi için Tayyip Erdoğan niyetini açıkça ortaya koymuşken, Abdullah Gül bu konuda nasıl bir tavır içinde olacağına ilişkin henüz renk vermedi.

Ancak, gerek görev süresinin tartışmalı hale gelmesinden, gerekse "Başkanlık sistemi" tartılmalarından son derece rahatsız olduğunu değişik vesilelerle bildirdi.

Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı konusundaki heveskârlığını açıkça belli ettiği sırada, birileri Abdullah Gül'ün "BM Genel Sekreterliğine getirileceği" söylentisini ortaya attı.

Vadedilen makam ne kadar prestijli olursa olsun, bu "görev dağılımı" belli ki ne Abdullah Gül'ün, ne de kendisini Exeter Üniversitesi'nde yetiştirip şövalye nişanı takmış olan İngiltere'nin hoşuna gitmedi. Böyle bir görev önermesi ile Gül'e "Cumhurbaşkanlığı'ndan uzak dur" mesajı veriliyordu çünkü...

İşte Chatham House bu gelişmeden sonra devreye girdi ve "Irak, Kıbrıs, Ermenistan" gibi zorlama gerekçelerle (ki mutlaka Türk Milleti'nin bilmediği katkıları da olmuştur) Abdullah Gül'e ödül verilmesi kararlaştırıldı.

Gül ödülünü, 9 Kasımda Londra'da düzenlenecek törenle, daha önce yakasına şövalye nişanı iliştirmiş olan İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in elinden alacak...

Londra'da yaşanan bu gelişmeler, kuşkusuz Tayyip Erdoğan-Cemaat-Washington cephesinden de dikkatle izlendi. Cumhurbaşkanı'nın görev süresi ve başkanlık sistemi konusunda bizzat Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan tartışma alelacele kapatıldı. (Kriz donduruldu).

Olası bir Gül-Erdoğan savaşında tercihini kimden yana kullanacağı konusunda son derece politik davranan cemaat ise Washington'un nabzını tutmakla meşgûl...Gönüllerin Abdullah Gül'den yana olduğu, ancak Tayyip Erdoğan'ın da şu aşamada karşıya alınmak istenmediği biliniyor.

Tam bu noktada dün, (2 Kasım 2010) Zaman gazetesinden Abdülhamit Bilici, "Obama Erdoğan'a Küstü mü?"başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Washington'da Tayyip Erdoğan'a karşı bir hoşnutsuzluğun yükselmeye başladığına dikkat çeken Bilici, "İlk ikili ziyaretine Türkiye'den başlayarak önemli bir jest yapan Obama'nın hayal kırıklığı yaşadığını, hatta Başbakan Erdoğan'a kızgın olduğunu söyleyenler olduğu gibi, bugünlerde Washington'daki favori ismin Cumhurbaşkanı Gül olduğunu dillendirenler de var" diye yazdı.

Bu iddiaların gerçekliğini, Obama'nın kabinesini kurmak gibi en kritik işini emanet ettiği isim olan Center for American Progress adlı düşünce kuruluşunun Başkanı John Podesta'ya sorduğunu belirten yazar, şu "nabzı" aktardı:

"İlişkilerin iyi noktada olmadığını diplomatik üslupla ifade eden Podesta'nın üzerinde durduğu mühim noktalardan biri, iletişim sorunuydu.

'Hükümetin meydan okunamaz hale gelmesi olumlu mu? 12 Eylül referandumu, demokrasinin derinleştiği anlamına mı geliyor?' sözleriyle AK Parti'nin referandum galibiyetine dair bazı soru işaretleri olduğu anlaşılan Podesta, Erdoğan-Obama arasındaki ilişkiye dair aşırı olumsuz yorumlara katılmıyordu: 'Türkiye, BM'de hayır oyu kullanınca, Obama'nın yakın çevresinden Erdoğan'a çok sert tepki vermesi gerektiğini söyleyenler oldu. Ama Obama, bu istekleri göz ardı ederek, Türkiye ve Erdoğan'la ilişkilere hâlâ değer verdiğini gösterdi'."

Görüldüğü gibi Erdoğan'ın sadakati "sorgulanırken", Gül'ün "sadakati" ödüllendiriliyor...

Şu da bir başka gerçek:

Washington ve Londra, 2012'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri ile sizlerden ve bizlerden daha yakın ilgileniyor...

Bir soru da şu:

Abdullah Gül'e yakınlığı ile bilinen Ankara Emniyet Müdürü'nün bir süre önce tutuklanmasının ve yine Gül'ün Exeter Üniversitesi'nden "ekol arkadaşı" olan Nevzat Yalçıntaş'ın oğlu Murat Yalçıntaş'ın bir rüşvet olayı iddiasıyla tutuklanmasının...

Gül'ün uzun Ergenekon tutukluluklarına itiraz etmeye başlamasının...

Washington ve Londra merkezli bu süreçlerle ve de Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik güç savaşlarıyla ilişkisi var mı?

Kaynak: Vatan ve Emek Cephesi iletisi

http://www.sozgazetesi.org/index.php?option=com_k2&view=item&id=820:ingiliz-devleti-kim-için-devrede?&Itemid=27






  • What GM's layoffs reveal about the digitalization of the auto industry
    16/12/2018
    ABD'de otomotiv endüstrisinde yaşanan işten çıkarmalar meslek insanlarından beklenen>>

  • HADİ LAN! SANA MI SORUCAM...
    30/09/2017
    Sağlık Bakanı açık oy kullandı Uyarılara sert tepki gösterdi KÜFÜR ETTİ...Anayasa >>

  • BUNU KİM KONUŞTURUYOR?
    17/07/2017
    SUÇ ÖRGÜTÜ LİDERİ OLDUĞU AÇIKÇA BİLİNEN, GAZETE HABERİNDE DAHİ ÖYLE BİLDİRİLEN BUNA KİM,>>

  • CHP'Lİ VEKİL HAKKINDA 'LAİKLİK BİLDİRİSİ' DAĞITTIĞI GEREKÇESİYLE FEZLEKE
    05/07/2017
    CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı hakkında, geçen yıl dağıttığı "Laikliği Kazanacağız">>

  • YALLAH ARABİSTAN'A
    01/07/2017
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/ulkedeki-adaletsizligin-nedenini-acikliyor>>

  • AKP Yöneticisinden Kılıçdaroğlu'na Tekbirli Ölüm Tehdidi
    22.06.2017
    İzmir Karabağlar Belediyesi AKP'li meclis üyesi Emrullah Kavuz, bir video yayınlayarak,>>

  • UYUŞTURUCU SATICISI DİYE HEMEN DAMGALADILAR...
    23/06/2017
    Uyuşturucu satıcısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan 'Enayi' dövmeli adam konuştu. >>

  • ADANA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ, ŞEHRİN SOKAKLARINDAKİ AKSİYONU EKRANLARA TAŞIYOR: ''MOBESE 01'' YAKINDA NETFLİX'DE...
    19/06/2017
    Aksiyon ve macera dolu sokaklarıyla ünlü Adana'da Emniyet Müdürlüğü önemli bir projeye>>

  • DİYANETTEN "Haram yolla elde edilen kazançla yapılan hac geçerli midir" SORUSUNA ŞAŞIRTAN CEVAP
    02 Haziran 2017 Cuma
    Aşağıda ayrıntılarını okuyacağınız haber benim açımdan çok aydınlatıcı oldu. Diyanet>>

Devam >>